|
Önce ev vardı: Allah’ın Evi ve Hz. İbrahimin ailesi

Büyük İslam tarihçisi İbni Hişam, Siret kitabında dünya yaratılmadan iki bin yıl önce Kabe yaratıldı diyor. Kabe’yi aile üzerinden okursak, Beytullah kavramı çıkar karşımıza. Yani Allah’ın evi. Bu da dünya yaratılmadan önce Allah’ın evi olduğunu gösteriyor.



Yani önce ev vardı. Yaratılışın ruhaniyetinde ev merkez. Allah evini yarattı ve onu insanlığın ortak evi olarak sembolleştirdi. Allah’ın evi, bütün insanlığın ortak evi. Sınıflar, cinsiyetler, renkler, kavimler, milletler… Hepsini kapsayan bir ev. Bir insanlık evi. İnsanlığın ontolojik evi. Bu ontolojik ev, yaratılışın evini anlatır. Fıtratın evini, kozmolojik ev. Ontolojik aile de bu evden doğar. Bütün çağlara, bütün insanlara, bütün toplumlara hitap eden “ilk ev” ve “ilk aile”. Bütün evlere ve ailelere model olan ev ve aile. Bu açıdan da cihanşümul. İslam’ın aile ruhu burada saklı. Çekirdek burada. Onun içinde aileyi aile yapan her şey var. Değişmez esaslar. Ailenin archesi. Ailenin ve evin temel prensipleri.

Kabe, Beytullah’tır. İnsanlığın ilk evi. Hz. İbrahim’in hac ibadeti, bütün insanlığın ailesini her dem yeniden yaratılışını simgeler. Çünkü haccın bütün ibadetleri, Hz. İbrahim ailesinin önderliğinde yürür. Bu kutlu ailenin eylemleriyle bütün müminlere hitap eder. Hac bir aile formuyla gerçekleşir. Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail. İki peygamber, bir siyahi peygamber hanımı ve peygamber annesi. Hac, bu ailenin şeytana karşı verdikleri mücadeleyi anlatır. Peygamber İbrahim bir babadır. Oğul ister. Allah bu dünya isteğine bir bedel ister. Büyük imtihan, evladını boğazlamak. En sevdiği dünyalığı Allah için feda etmek! İnsanın en beşeri arzusunu sonuna kadar Rabbi için terk etmesi. En yüce imtihan bu. En yüce imtihanlar en yüce sadakati tutarlar içinde. Peygamber İbrahim’de Rabbine karşı büyük bir teslimiyet. Mü’mini zirve yapan teslimiyet. Aklın ve nefsin önünde eğildiği bir teslimiyet. Mal ve oğulun önünde hiçleştiği teslimiyet. Hz. Hacer de bir kadın. Bir anne. Baba ve oğul arasında gelgitler yaşamaz. Bir annenin evladını ölüme göndermesi kadar dünyada zor şey yoktur. Her zaman karşılıksız sevgiyi veren anne. Hz. İsmail’i bebek haliyle yapayalnız kucaklayan anne. Yalnızlık, açlık ve susuzluk içinde Mekke’nin ıssız çöl tepeleri arasında kendisiyle büyük imtihanlar yaşadığı İsmail. Babanın onları tek başına bıraktığı zaman, “Rabbin mi istiyor?” sorusuna “evet” cevabını alınca teslim olan hanım. Adeta yalnızlığı, susuzluğu ve ıssızlığı İsmail ile aşan bir anne. Şimdi bu İsmail’e babanı dinle diyor. Rabbine teslim ol diyor.

İsmail peygamber, babasını teskin ediyor. Kendisini Allah’tan emir alan bir peygamber baba yerine koyuyor. Empati kuruyor. Ona babalık duygularının şeytan tarafından kullanılmasına izin vermemesini istiyor. Nasıl bir aile bu? Peygamberler, peygamber hanımı ve peygamber annesi. Baba, anne ve oğul arasında yaşanan bir yaratılış trajedisi mi? İçinde insanı kurban etme gibi büyük bir hikaye var. Ama asıl olan burada samimiyet, inanç, kulluk ve teslimiyet. Bu ailede bunlar var. Muavenet ve tesanüt. Güveni, itaati, teslimiyeti ve sevgiyi benimseyen bir aile. Rızayı ilahiyi temel düstur edinen bir aile.

Bu ailenin sadakat, muhabbet ve inancı karşısında şeytan var. Aileye saldırıyor. Onu yıkmak istiyor. Allah’a karşı isyana çağırıyor. Allah’a isyana yönelen her aile yıkılmaya mahkumdur. Allah’ın koyduğu normların dışına çıkan her davranış ailenin bir duvarını yıkar. Yıkılan Beytullah’ın duvarıdır. Yıkılan namustur, yani nomos. Çünkü aileyi ayakta tutan bu nomos, yani normlar.

Şeytan taşlamak, aileye yapılan saldırılara karşı verilen cevaptır. Taarruzlardır. Bütün aile ortak ruh içinde taarruz halinde. Şeytanın türlü hile ve vesvese saldırılarına karşı hep beraber mücadele ediyorlar. Sonunda Allah da onları ödüllendiriyor. İsmail, arkasında peygamberler veren nesiller bırakıyor. Hacer, bir siyah kadın bütün insanlığın annesi oluyor. Hz. İbrahim üç büyük dinin atası oluyor. Ontolojik ailemizin hikayesidir bu. Bu hikayenin içinde tuttuğu ruh, sevgi, sadakat ve dayanışma bütün zamanların ailesini temsil eder. Evet, bütün zamanların ailesi!

Bugün ailemiz yine şeytanların taarruzlarıyla yüz yüze. Arzularımızın en karanlık yerlerini harekete geçiriyorlar. Sadakat, dayanışma ve teslimiyeti ret etmemizi istiyorlar. Feminizm de budur, toplumsal cinsiyet eşitliği de, LGBT de. İbrahim baba, Hacer anne ve İsmail evlat rollerinin değişmez anlamlarına karşı her çeşit şeytani düşüncelerle saldırılıyor. Bizler yeniden ontolojik ailemize kulak vermeliyiz. Beytullah’ın duvarlarını korumalıyız. Beytullah’ın manevi izdüşümü olan imanlı aile için İbrahimi yolda yürümeliyiz. Ev yıkılırsa her şeyimiz yıkılır. Ne aile kalır, ne de İbrahimi yol.

#Beytullah
5 yıl önce
Önce ev vardı: Allah’ın Evi ve Hz. İbrahimin ailesi
AK Parti ve kadın
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir