|
Sosyal medyadaki kabile linçleri demokratik rekabeti ve entelektüel aydınlatmayı kilitliyor

Trump, “elimden gelse tivitırı kapatırım” dedi. Çünkü tivitır, onun ABD’deki siyahi bir şahsın polis tarafından öldürülmesiyle çıkan isyana karşı söylediklerini “şiddetin yüceltilmesi” olarak gördü ve müdahalede bulundu. Bütün dünyada şiddet, kin ve nefret suçu gibi mesajlarda tivitır çeşitli müdahalelerde bulunuyor. Bunu iktidar ve güç sahiplerine yaptığı zaman tepkiler çekiyor. Elbette teknoloji hizmeti sunan bir platformun böyle davranışları tanımlama ve norm koyma hakkı var mı sorusu da önemli. Çünkü demokraside yasama yetkisi millete aittir ve millet onu milletvekillerine vermiştir. Bu açıdan teknoloji platformu demokratik ve insani haklarını mı koruyor yoksa yasama ve yürütmeyi mi üstleniyor sorusu önem taşıyor. Eğer ikincisi oluyorsa buradan iyilik yapma ve kötülüğü önleme adına bir “teknoloji diktatörlüğü” ile yüz yüzeyiz demektir.

Elbette tivittir örneğinde ortaya çıkan gelişme nedensiz değil. Bir boşluğu dolduruyor. Çünkü sosyal medyada linç kampanyaları yürüyor. Küfürler, hakaretler, hedef göstermeler alıp başını gidiyor. Hiçbir hak, hukuk ve ahlak tanınmıyor. En fazla da “sosyal medya kabile linçleri” sergileniyor. Bunlar partiler, gruplar ve ideolojiler halinde örgütlenerek kendilerini eleştiren ve onlar gibi düşünmeyeni hedef seçiyorlar. Doğrudan aşağılıyorlar, hedef gösteriyorlar ve çarpıtılan bilgilerle iftiralarda bulunuyorlar. İlkel kabile linçi, post-truth zamanlarında sosyal medya üzerinden gerçekleşiyor. Burada ne insan hakları tanınıyor ne de ahlak. Bazen de kabileler arası linçler yaşanıyor. İdeolojiler, partiler, cemaatler ve çevreler ilkel kabile bilinciyle birbirine giriyor.

Aydınlar ve entelektüeller özgür tartışma, eleştirme ve fikir ileri sürme imkanlarından mahrum kalıyor. Karl Mannheim’in “serbest dolaşan entelektüeller” dediği kesim oluşmuyor. Yani bilgi üreten ve bununla milleti aydınlatma idealiyle hareket eden bilinçler çıkmıyor. Ya devlet ile kendini ebedileştirmenin peşinde olanlar ya da siyasal-ideolojik bir grubun şemsiyesinin altına girerek kendisini koruma refleksinde olan entelektüel doğuyor. Cemil Meriç’in dediği gibi her aydın “kilisesi” olan bir sadakat adamına dönüşüyor. Türk aydını firari aydın artık. Yine üstat Cemil Meriç’in hep şikayet ettiği müstağrip aydın. Evine küsen ve evinden kaçan aydın. Fil dişi kulesinde millete bakmadan ve ona aldırmadan kitap sayfaları arasında seyahat eden aydın. Kitaba çarpılarak güne, çağa ve hayata yabancılaşan aydın. Aydın ve entelektüelden yoksunlaşan toplum, fikren yoksullaşan toplumdur.

İktidar sosyal etik programı geliştirdi. Cumhurbaşkanı İletişim Merkezi Sosyal Etik Kılavuzu hazırladı. Bütün bunlar işin vahametini görmenin ve bundan kurtulmanın birer arayışı. Bu açıdan da oldukça önemli girişimler. Her şey meselenin vahametini anlamakla başlar zaten. Şimdi buradan ikinci aşamaya geçilmeli artık. Sosyal medyanın kabile linçlerinden şikayet eden, propagandanın zehrinden ve kutuplaşmadan yakınanlar bu çıkış için kolları sıvamalı. Sosyal medyada yürüyen ve adım adım toplumsal bilinci sakatlayan, çarpıtan ve kutuplaştıran bu gidişata son vermek için Türkiye Sosyal Medya Etik Yasası geliştirmelidirler. Bunu meclisten geçirerek yasalara dönüştürmeliler. Dünyaya örnek olabilecek bir Sosyal Medya Hukuku üretebiliriz. Bütün partiler ve taraflar bu gidişattan memnun değil zaten. O zaman hepsi de bu yasa için çalışmalı. Sonra da bunun uygulanması için yargıyı takip etmeli.

Bilgi, düşünme ve kamusal aydınlatma entelektüelin ana meselesi. Sosyal medya bunu kapatmaya ve çarpıtmaya yönelen bir tutum içinde bugün. Demokratik muhalefet için de eşit düşünce rekabetleri zorunlu. Sosyal medya kabile linçleri. bunu da kapatmaya çalışıyor. O zaman ne aydınlatma, ne düşünce özgürlüğü, ne de demokratik muhalefetin eşit rekabetleri gerçekleşiyor. Toplum da siyaset de düşünmede kilitleniyor. Sağırlar ve dilsizler savaşı ortaya çıkıyor. Türkiye bunu hak etmiyor. ABD’nin hak edip etmeyeceği onun bileceği iş. Biz önce kendi ülkemizden ve kendi toplumumuzdan mesulüz. Açılan, yükselen ve aydınlanan bir toplum olmak istiyoruz. Linç kampanyalarıyla bunalan değil, eleştirel düşüncelere saygı duyarak bilim ve akılla tartışan bir Türkiye olmalıyız.

#Donald Trump
#Twitter
#Sosyal medya
#ABD
4 yıl önce
Sosyal medyadaki kabile linçleri demokratik rekabeti ve entelektüel aydınlatmayı kilitliyor
Ölümün gölgeleri
Denklemciler ve denklembozucular
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek