|
Cezaya doydukları için zamma doymuyorlar!

Çok değil birkaç ay öncesine kadar; emlak siteleri, bazı emlakçılar ve bazı ev sahipleri fiyatlarla dilediklerince oynuyorlardı. Satışa koydukları evlere, bir günde 300-400 bin lira zam yapanlar oldu. Kiracısının bin liraya oturduğu evleri boşalttırıp 5 katı fiyata kiraya verdiler. Kafalarına göre piyasa oluşturdular, olmayan evleri naylon ilanlarla satışa veya kiraya koyup semtlerin rayiç bedellerini üçe dörde katladılar. Neden?
Piyasa bu vicdansızlığa, açgözlülüğe, suistimale
müsaitti. Dahası yaptırım yoktu. Vardı ama vatandaşa yansımıyordu.
Emlak ilân sitelerinin ne derse onun olduğu
piyasa düzeni geçtiğimiz haziran ayında yıkıldı.
Kiralara zam kotası getirildi. Emlak siteleri denetim altına alındı. İlân verme ve fiyat belirleme süreçleri ‘kayıt altına’ alınınca
naylon ilânlar tek tek silindi, köpük fiyatlar düştü.
Otomobil piyasası da benzer bir kaosa sahne oldu. İşin içinde bu sefer de araç satış siteleri, bazı galericiler ve bazı otomobil bayileri vardı. Bayiler, “Elimizde sıfır araç yok” diyerek müşterileri geri çevirmeye başlayınca,
ikinci el otomobillerin piyasası galericilerin kontrolüne geçti.
Bir yıl önce sıfırı 200 bin lira olan otomobillerin ikinci elleri bir anda önce 500 bin liraları gördü, sonra milyona merdiven dayadı. Malum internet siteleri, sıfır kilometrede ancak ikinci el araçların ilânlarıyla doldu taştı. Bayiler müşterileri kapıdan çevirdikçe fiyatlar üçe katlandı. Bir taraftan da ikinci el araç stokçusu dev firmalar piyasada araba bırakmadı.
Bu sektör de vatandaşa yansıyan bir yaptırım olmamasını sonuna kadar kullandı.
Sonra,
bu tezgâh da bozuldu
. Ticaret Bakanı Mehmet Muş geçtiğimiz ağustos ayında, “İlk tescilden sonra şirketler, galeriler ve rent a carlar 6 ay ve 6 bin kilometreyi geçmeden aldıkları sıfır araçları satamayacak” açıklaması yaptı.
Stokçular hemen ‘u dönüşü’ yapmaya başladı. Suni fiyatlar düştü. Sıfır araçlar yeniden vitrinlere konuldu.
İki süreci de sonuçlarıyla özetledim çünkü benzer ve bir türlü çözülmeyen sorunlar yaşanan bir sektör daha var. Gıda fiyatları... Sosyal medya son bir ay içinde
temel gıda ürünlerinin zamlı fiyat etiketlerinden yıkılıyor.
Pirinç, mercimek, tereyağı, peynir, salça… Örneğin tereyağına 20 lira birden zam yapılmış. “Ucuz marketler”den biri beyaz peynire yüzde 40 zam yapmış. 16 Kasım’da 53 lira olan peynir bir anda 73,50’ye fırlamış. Böyle onlarca örnek var ve hepsi de bu ay içerisinde gelen zamlar.
Dün Yeni Şafak, “
Zamma Doymuyorlar
” başlıklı detaylı bir haber yayınladı. Fırsatçıların ayçiçeği yağı, bakliyat ve süt ürünlerinde piyasa şartlarının çok üzerinde zam yaptığı ve bu durumun son
1 yılda yüzde 99’u aşan gıda enflasyonunu tetiklediği
yazıyordu. Zamların piyasa şartlarının üzerinde yapıldığının tespitini ise Ticaret Bakanlığı yapmış. Bakanlık, 81 ilde çarşı ve toptancı hallerindeki denetimlerde girdi maliyetlerinin üzerinde fahiş kârlar ile ürünler satıldığını tespit etmiş. Sonra da kesmiş cezayı. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun raporları doğrultusunda belirlenen ürünleri fahiş fiyatlara satanlara
9 milyon 403 bin 237 lira para cezası kesilmiş.
Ben en çok bu ceza kısmına takılıyorum. Çünkü
gözle görülür, elle tutulur bir yaptırım gibi durmuyor
. Anlaşılan ikna da etmiyor. Ya da ceza olarak algılanmıyor. Çünkü geçtiğimiz şubat ayında uygulamaya alınan KDV indiriminin ardından da gıda üreten ve satan 21 bin 878 firma denetlenmişti. 105 binden fazla ürün incelendikten sonra bin 172 firma ve kişiye toplam 40 milyon TL ceza kesilmişti.
Peki bu cezalar fahiş fiyatları aşağıya mı indirdi?
Zamları geri mi
çektirdi? Yok! Aksine içinde bulunduğumuz ayda, dolar aylardır aynı kurda olmasına rağmen, petrol fiyatları aşağıya düşerken ve üstelik dünyanın tahıl krizi Türkiye tarafından çözüme ulaştırılmışken
temel gıda ürünlerine yüzde 25 ila
yüzde 50 arasında zamlar yapıldı.
Bir dönem emlak ve otomobil piyasasındaki kaos durumu gıdada devam ediyor. Şu yadsınamaz bir gerçek; başta Ticaret Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlıkların gıda sektöründe de piyasada boşluk bırakmayacak düzenlemeler yapması gerekiyor. Denetlenen firmalar mevcut düzende “
Cezaya razıyız yeter ki dilediğimiz ürüne dilediğimiz oranda zam yapma hakkımız elimizden alınmasın
” diyorlar adeta.
Oysa bir market, peynire yüzde 40 zam yapmasının gerekçelerini artık halka açıklamalı. “Şu kalemlerde maliyetler yükseldiği için dün 50 TL’ye yediğiniz peyniri bugün 70 liraya alacaksınız” deme mecburiyetinde olmalı.
Mesela ceza olarak, devlete para ödemek yerine fahiş fiyata sattığı üründe indirime gitmeli.
Bilmiyorum mümkün mü? Uygulanabilirliğini emlak ve otomobil piyasasını iki düzenleme ile disiplin altına alan yetkililerimiz daha iyi bilirler. Çünkü kesilen cezalar vatandaşa indirim olarak yansımıyor. Aksine her yeni cezayı yeni zamlarla sübvanse ediyorlar. Yani fatura halka kesiliyor. Görüntü aynen böyle ve ben de gördüklerimi ve okuduklarımı yazdım.
#Mehmet Muş
#Stokçu
#Zam
#Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu
1 yıl önce
Cezaya doydukları için zamma doymuyorlar!
Tekstilci kaçıyor mu?
Libya’da Bahar rüzgarları ve “zorla yerinden edilmişler” sorunu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar