|
28 Şubat hafızamız ne durumda?
Üzerinden 25 yıl geçti.
‘Ne 28 Şubat’mış, bitmek bilmedi’ diyenlere
kulak asmadan darbecileri konuşmaya devam etmeliyiz. 28 Şubat neslinin hafızasında; zulümler, zorbalıklar, engeller, mağduriyetler, insan haklarına, dini yaşantılara saldırılar var. Fakat 28 Şubat bizlerin sadece acı hatıraları ve büyük mücadelesinden ibaret değil.
28 Şubat hem siyasi hem askeri darbeydi. Ekonomik vurgundu. 380 milyar dolara mal oldu. Ülkenin elde avuçta olanını gasp eden haramilerin zafer marşıydı.
Beşli çetenin demokrasiye açtığı ‘meydan savaşı’ydı. Manşetlerin halka, siyasetçilere istikamet çektiği, STK’ların tanklara palet olduğu, rektörlerin, sonu ‘tay’ ile biten kurumların
laiklik sopasını salladıkları ‘Muz Cumhuriyeti’ydi.
  • DÖNEMİN OTOBİYOGRAFİSİ
  • Elimde bir kitap var. 28 Şubat’ın otobiyografisi. Kendisi de 28 Şubat’ın gadrine uğrayan Siyaset Bilimci
    Ülkü Nur Zengin
    , yüksek lisans tezini
    ‘28 Şubat Sürecinde Sendikaların Rolü’
    ismiyle kitaplaştırdı. İki kez okudum. Asker, sivil, gazeteci, siyasetçi ve sendikacı görünümündeki dönemin tüm darbecilerini tek solukta analiz etmiş. Kitaba dair önemli bir ayrıntı da Ülkü Nur Zengin’in tez danışmanı.
    28 Şubat sürecinde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve bir konuşmasından dolayı görevden alınan Şükrü Karatepe.
    Türkiye’nin 28 Şubat arşivi, hem matbu hem de sözlü olarak Karatepe’dedir.
SANDIKLAR AÇILIR AÇILMAZ DARBE GİRİŞİMİ
Refah Partisi 1995 seçimlerinde sandıktan birinci çıkmıştı. Fakat koalisyon şarttı. 8 Ocak 1996 günü TBMM, 20. dönemin ilk toplantısı ile açıldı. Hükümeti kurma yetkisi Necmettin Erbakan’a verilecekti.
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı
ise bir gün önce ‘sivil olarak’ Başbakan Tansu Çiller’i ziyaret edip şu uyarıyı yapmıştı:
“Refah Partisi’nin iktidar ortağı olmasına kesinlikle karşıyız. Eğer Mesut Yılmaz ile anlaşamazsanız, o zaman yine erken seçim olsun. Cumhurbaşkanı Demirel’e de aynı şeyi söyleyeceğiz.”
Bu yol gösterme, askerin Erbakan’a dolaylı ilk müdahalesiydi.
CUNTA HAREKETE GEÇİYOR
Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’in karşı hamlelerine rağmen Refahyol 28 Haziran 1996’da kurulmuş,
Erbakan artık başbakandı.
Ankara güne laiklik hassasiyeti ile uyanıyor, hemen her yerden darbe imaları yükseliyordu. Cuntanın ilk sözcülüğünü Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman üstlenmişti. Şu ifadeler bizzat kendisine ait:
“Hükümetin gidişatını ve icraatlarını çok iyi görmüyorum. Sanmasınlar ki, sessiz kalırız. Çok açık söylüyorum, böyle giderse darbe dahi yapabiliriz.”
BÜTÜN SİLAHSIZ KUVVETLERİ HİZAYA SOKAN MANŞET
Hürriyet’in 22 Aralık 1996’da ‘bir üst düzey askeri yetkiliye’ dayandırdığı
“Bu defa işi silahsız kuvvetler halletsin!”
manşeti, toplumun bütün kesimlerine ‘askere destek verin’ mesajıydı. Askeri yetkilinin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya olduğu ve olayın arkasında da Cumhurbaşkanı Demirel’in bulunduğu daha sonra ortaya çıkmıştı. O günden itibaren
“bütün silahsız kuvvetler”
pervasızca mücadeleye başlamıştı. Cumhurbaşkanı Demirel’e Genelkurmay Başkanlığı’nda brifing veren askerler, başkomutanlarına 'darbeye hazır olun' mesajını iletmişti:
“Hükümet irticayı cesaretlendiriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak buna müsaade edemeyiz. Bu tehdidi bertaraf etmek için her türlü yönteme başvururuz.”
  • ODADAKİ ‘YALNIZ ADAM’ ERBAKAN
  • 28 Şubat post modern darbesine adını veren MGK toplantısı günü, herkeste ya darbe olacak ya da hükümet istifa edecek beklentisi oluşmuştu. Dokuz saat süren ve Cumhurbaşkanı Demirel başkanlığında yapılan toplantıyla ilgili Başbakan Necmettin Erbakan, yıllar sonra şunları söylemişti:
    “Çiller ve Akşener sustu, Demirel ise askerlerle hareket ediyordu. Orada yalnızdım. 5 saat biri bıraktı, biri aldı, en aktifi Güven Erkaya idi. Aczimendileri gösteriyorlar, ‘Görüyorsunuz’ diyorlar. Ne görüyorsunuz? Hepsi sizin oyununuz. Ama her şey söylenmiyor.”

GÜLEN APOLET TAKARKEN KUDRETLİ PAŞALAR TRT’Yİ DENETLİYORDU
28 Şubat kararlarının harfiyen uygulanması yolunda uygulanan
‘EMASYA Protokolü’
, Refahyol’dan sonra işbaşına gelen Anasol-D Hükümeti’nin ilk icraatıydı. Asker, asayiş olaylarına validen izin almadan müdahale edebilecekti.
RTÜK, YÖK, TRT’ye askeri temsilciler atanmış
, kısacası sivil kadrolar askerin denetimine sokulmuştu. Hemen aklımıza şu geliyor. 1997’de irticacı avına çıkan d
önemin Genel Kurmay’ı, TRT gibi kurumların kadrolarını denetlerken kendi içerisindeki binlerce FETÖ’cüyü nasıl gözden kaçırmıştı?
FETÖ elebaşısı o günlerde rütbe alan üniformalı teröristlerine apolet takarken,
28 Şubat’ın kudretli paşaları neredeydi?
Hemen cevap verelim, Erbakan’ı iktidardan düşürmek için iş birliği yapıyorlardı. Ülkede cadı avı başlatan
Batı Çalışma Grubu komutanlarından Şahin Kuyucu’nun FETÖ üyeliğinin ortaya çıkması da iş birliği delillerinden sadece biriydi.
Ez cümle; 28 Şubat’ı sadece acılar üzerinden değil devlet sistematiğini yok sayan uygulamaları ile de ele almalıyız. Hiçbir erkin, rütbelinin, gazetecinin, cemaat görünümlü terör yapılanmasının ve STK’nın canı istedi mi darbeye kalkışmaması için yeni bir anayasanın kaçınılmaz olduğunu da konuşmalıyız.
#28 Şubat
#Darbe
#FETÖ
#Necmettin Erbakan
3 years ago
28 Şubat hafızamız ne durumda?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı