|
Entegrasyon mu asimilasyon mu?

KÖLN - “Almanya''daki Türklerin yaşadığı sorunlarla ilgilenmeden, hem Türkiye''deki anti-demokratik görüşü tekrarlamak, hem de bazı Almanların beklentisini dile getirmek adına ''müslüman kadın Almanya''ya uyum sağlamak istiyorsa önce başını açsın'' diyenler bizi temsil edemez” diyor BFMF''de müdür yardımcılığı yapan Ayten Kılıçarslan, kesin bir ifadeyle.

Evet, doğru hatırladınız. Alman Yeşiller Partisi milletvekili Ekin Deligöz''ün geçen ay Türkiye''de de tartışılan açıklamasıyla ilgili olarak söylüyor bunu. Tartışma, gündem yoğunluğundan yorulan, başörtüsü yasağı etrafında sürdürülen tartışmadan bıkıp usanan Türkiye için çoktan gelip geçmiş olsa da, hâlâ canlı Almanya''da. Alman televizyonları konuyu Deligöz''ün açıklamaları etrafında sündürmekle, -tıpkı Türkiye''de olduğu gibi- Türklerin yoğun yaşadığı mahallelerin çarşı pazarında kendi halinde alış veriş yapan başörtülü kadınları görüntülemekle meşgul. Müslüman kadınlar ise kendilerinden emin bir şekilde işlerine bakıyor, gerçekten sorun olan alanlarda yol almak için çalışıyorlar.

Açılımı “Müslüman Kadınlar İçin Toplum ve Eğitim Merkezi” olan BFMF bunlardan sadece biri. 25 ayrı müslüman ülkeden Almanya''ya gelen kadınlara dil ve uyum eğitimi veren merkez, 1996''da Erica Theisen tarafından kurulmuş. Kültürlerarası iletişim eğitimi görürken İslam''la tanışıp müslüman olmuş ve Lübnanlı bir müslümanla evlenmiş Erica hanım. Müslüman kadınların Almanya''da yaşadığı sorunlara yakın tanıklığı da bu döneme rastlamış haliyle. Ve BFMF doğmuş.

Çözüm için yola çıkan BFMF''nin çalışmaları başarıya ulaştıkça, kabul gördükleri alan da genişlemiş. O kadar ki başörtüsünü, Türkiye''deki başörtüsü yasakçılarının temel argümanı olan ''siyasi simge'' şeklinde bağlayan Erica Theisen, -Türkiye''de olsa birilerinin dudağını uçuklatacak şekilde- Alman Cumhurbaşkanlarının verdiği resepsiyonların değişmez ismi olmuş.

Hergün üç yüze yakın kadın ders almaya geliyor BFMF''ye. Katılımcıların yarısını da Türk kadınları oluşturuyor. Almanca başta olmak üzere uyum amaçlı sekiz temel dersin verildiği BFMF''de yıllık ders saati altı bini buluyor. Çocuklarını merkezin kreşine bırakmış her renkten, milliyetten ve dilden müslüman kadın, derse yetişebilmek için heyecanla koşuşturuyor koridorlarda.

BFMF''nin şimdilerde öncelikli hedefi, katılımcılarına 2005 tarihli göç kanunda vatandaşlık için şart koşulan Almanca''yı vermek olsa da, nihai hedef müslüman göçmen kadınların Almanya''daki hayatlarını kolaylaştırmak. Bunun yolunun da yaşanılan ülkenin yasalarının, sisteminin, hukukunun bilinmesinden, dininin, değerlerinin anlaşılmasından geçtiğini, toplumda var olmak ve var kalmak için ise eğitimli bilinçli ve iş güç sahibi olmanın gerektiğini düşünüyorlar.

Almanya''daki mevcut duruma aracısız şekilde yakından bakınca bunun gerekliliği, gerçekliği ve aciliyeti apaçık görülüyor. Nüfusunun beşte bir oranında farklı etnik kökene sahip ''yabancılar''dan oluştuğu gerçeğiyle yüzleşince, göçmen ülkesi olduğunu -nihayet- kabul eden Almanya, 2005 başından bu yana yeni bir toplum yaratmaya, göçmenleri sisteme entegre etmeye çalışıyor. Atılan adımlar acemi ve ürkek, ayrılan bütçe sorunların aşılmasında devede kulak olsa da henüz, katkıda bulunulması gereken bir süreç bu. Entegrasyonun asimilasyona dönüşmemesi için ise Ekin Deligöz ve benzerlerinin değil, Ayten Kılıçarslan gibi düşünüp çalışanların dikkate alınması zorunlu.

17 yıl önce
Entegrasyon mu asimilasyon mu?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset