Kitabı ve Sünnet’i ölçü bilen sufilerin önderlerinden Kuşeyrî sıdkı/dürüstlüğü şöyle anlatır: ‘Sıdk kişinin tavırlarında bir bulanıklık/şaibe, itikadında bir tereddüt, amellerinde kusurlu bir durum bulunmamasıdır. Kişinin sadık/dürüst olduğunun belirtisi, hiç kimseden etkilenmeden tam bir ihlas içinde hareket etmesidir’ (Letaif, Sure 8/33).
Aynı vasıftaki Zinnûn da sıdkı şöyle anlatır: ‘Sıdk Allah’ın bir kılıcıdır ki, neye vurulursa onu keser’. O halde insanlara karşı dürüstlük aslında Allah’a karşı dürüstlüğün bir sonucudur. Allah’a karşı dürüst olmayan, insanlara karşı da dürüst olamaz.
Bu sebeple biz ‘Ümena Birliği’ hayalimizi yine tekrarlamış olalım. Bakarsınız dürüstler arasından, heyecanını henüz kaybetmemiş üç beş sadık çıkar ve bu meseleyi hayata geçirir. Bu birliğin mahiyetini bir önceki yazımızda anlatmıştık.