Üçüncü olarak; emirler merâtibinin/ hiyerarşisinin en başında, yapılma zorunluluğu olanlar yani farzlar vardır. Sonra zorunluluk olmadan yapılması güzel olan sünnetler, bunun bir alt kademesi olarak da müstehablar yer alır. Mesela öğlenin ilk dört rekâtı sünnet, sonraki dört rekâtı farz, son iki rekâtı yine sünnettir. Bu son iki rekâtı dörde tamamlamak ise müstehabdır.
Bu durum aynı zamanda şunu da gösterir: Demek ki vahyin kademeleri içinde Resûlüllah Kurân-ı Kerim dışında da vahiy almıştır. Nitekim kıblenin değiştirilmesinden önce Mescid-i Aksa’ya doğru namaz kılınmış olması da böyle bir vahyin gereği idi, bunu Resûlüllah’ın kendiliğinden belirlemiş olması mümkün olabilir mi?
O halde sünnetleri kılalım ki Resûlüllah’ın şefaatine nail olalım ifadesi her bakımdan doğru değildir.






