Şu anlamdaki hadisi şerifi duymayanımız yoktur: “Ramazan gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincirlere vurulur…” Duyarız fakat bunun ne anlama geldiği konusunda düşünme ihtiyacı duymayız. Öyle ya, madem ki Ramazan’da şeytanlar bağlanıyor o halde hiçbir kötülüğün olmaması gerekmez mi?
Sonra hayatta ortaya çıkan yeni meselelerin Kur’an, Sünnet ve bu ittifak/icma çerçevesinde, onlara zıt olmayacak şekilde anlaşılması gelir. Bu içtihatlarda ittifak edilmemiş olsa bile dinin bütünü içinde her biri bir değer ifade eder. Bunu yapabilecek seviyedeki alimlere de müçtehit denir. Bu dördüncü kademede her bir müçtehidin beyan ettiği anlamalar tek tek bağlayıcı olmasa da bunların hepsinin birden dışına çıkılamayacağı da açık bir hakikattir.
Bunun dışındaki anlamalar ise isabet edebilir ya da edemez ama din olarak bir delil sayılmaz. Böyle olması hakikatin anlaşılması konusunda sadece dini değil, aynı zamanda mantıki bir zorunluluktur.
Belki bir iki meseleye daha değiniriz.






