|
Amerika sahiden yenildi mi?

Yenildiği için çekiliyorsa bu muazzam bir şey, herkes için, hepimiz için, bölge için tarihin dönüşümü demek, bunu kutlamalıyız, fakat kutlama yaparken sağa sola ateş edip birbirimizi öldürmemeliyiz.

Genellikle yapıyoruz bunu, birbirimizi öldürmek için öyle ya da böyle bir bahane buluyoruz, şimdi de “Amerika çekiliyor” diye sevinçten(!) birbirimize girmeyiz umarım.



Perşembe akşamı Trump’ın, “Suriye’den çekiliyoruz” açıklaması tüm dünyada heyecan yarattı, çekilme sebebini tam olarak anlamadan, dinlemeden heyecanlanmayalım, işin arkasında ne var, bu herif böyle kritik bir dönemde bu kararı neden aldı, duralım, anlayalım, kutlamalara öyle başlayalım.

Mayıs’ta, Kudüs konusu üst perdeden tartışmaya açılacak, Trump, “Kudus’ü İsrail’in başkenti yapacağım” demişti, bu sözüne rağmen Irak’tan çekiliyor, Suriye’den çekiliyor, İncirlik’i boşaltıyor, peki bu kadar alandan çekilen bir Amerika, Kudüs’ü, İsrail’e nasıl başkent yapacak, bölgeyi hangi merkezden kontrol edecek, ayaklarını nereye basacak, bunlar cevap bekleyen mühim sorulardır.

“Amerika, hesap kitap yapmadan adım atmaz, planını kurmuştur” diyenleri de yabana atmamak lazım, fakat dengeler çok değişti, bundan böyle Selman gibi birkaç bekçiyle bu bölge idare edilemez artık.

Bakın…

Türkiye aldı başını gidiyor, G20’nin en hızlı büyüyen ülkesi, savunma sanayiinde çağ atladı, ordu yarı yarıya yerli silah kullanıyor, Körfez’e askeri üsler kuruluyor, hangi devlet olursa olsun, Türkiye’ye rağmen adım atamıyor, Türkiye’yi hesaplamayan batağa saplanıyor, bu şartlar altında Amerika’nın bölgeden çekilme kararında, Türkiye’den uzaklaşmış olmasının etkisi çok büyük, Türkiye ayaklandıkça, Türkiye özgürleştikçe, Amerika’nın oyun alanı daralıyor.

Biliyorsunuz, İran’ın, Obama ile oturduğu “nükleer masada” gaz kaçağı yaşandı, Trump da masayı devirdi, tekrar “soğuk savaş” haritası yürürlüğe girdi, bundan önce kim kiminle saf tutmuşsa, yine aynı yere döndü, bir tek Türkiye hariç…

Bu süreçte İran’ın Rusya mahkûmiyeti derinleşirken Türkiye, kendisini satan müttefiki Amerika’ya ders verdi, Amerika’dan uzaklaştı, Amerika’nın bütün hamlelerine karşı çıktı, gerektiğinde diplomatik manevralar yaptı, yeni denklemler kurdu, çok ihtimalli bir ülke olmanın avantajlarını kullandı.

Bu işler böyledir zaten, her krizin bir kerizi, bir de azizi vardır, Türkiye, son on yıldaki karışıklıklardan bir aziz olarak çıktı, kimin keriz olduğunu ben söylemeyeyim, tarih yazacak nasıl olsa.

Şimdi bakıyorum, Trump, çekilme kararını açıkladığı konuşmasında “Halifelik diye adlandırılan şeyi yüzde yüz bitireceğiz, DEAŞ’ın elinden hepsini alacağız” diyor.

Bu ne demek, ne halifesi, kim halife, olmayan bir şeyi nasıl bitiriyorsun, DEAŞ’a hilafeti kim vermiş de sen alıyorsun, koskoca ABD başkanı, bu söylediklerine kendisi inanıyor mu acaba?

Acaba haksızlık mı ediyoruz bu adamlara, diye düşünmüyor değilim, DEAŞ’ın elindeki hilafeti(!) almaktan, bitirmekten bahseden arkadaş, dünyanın en güçlü ülkesini yönetiyor, bunun adı cehalet mi, şeytanlık mı, bilemedim ki…

Fakat Amerika’nın Suriye’den çekilme kararı tartışılırken, Macron’un “Türkiye ile Kürtler arasında, aracı olmak istiyoruz, Kürtlere kesin destek sözü verdik” demesi de tesadüf değil.

Trump, Macron’u aradı, “Suriye’de, Türkiye ile beraber çalışmalıyız, biz Amerika olarak ters düştük, bedelini ödedik, bizim açımızdan sonuçları ağır oldu, çekiliyoruz, başınızın çaresine bakın” mesajını iletti, Macron da zokayı yuttu, Trump’ın yenildiği savaşın faturasını üstlendi, “Kürtleri desteklemeye, Kürtlere silah vermeye devam edeceğiz“ dedi.

Bir düzeltme yapayım, sonra Fransa ile ilgili bir iki cümle kuracağım…

Macron’un, “Kürtlere destek vereceğiz” dediği saatlerde “korucu” olarak görev yapan 6 Kürt vatandaşımız PKK tarafından şehit edildi, onun için Macron, Kürtlere destek veremez, Macron, PKK/PYD/YPG/SDG terör örgütlerine destek verebilir, zaten veriyor da…

Fakat Macron bilmelidir ki,

Fransa’nın terörü desteklemesi, Türkiye açısından bir sorun teşkil etmez, Türkiye, Cerablus’ta, el Bab’ta, Afrin’de kazandığı savaşı masada kaybetmez, Türkiye, bağımsızlığı için ölmeyi ve öldürmeyi hatırladı, Türkiye feci şekilde uyandı.

Urfa’da anlatırlar…

Bu Fransızlar, Urfa’yı işgal ettiklerinde kimse bir şey dememiş bunlara, millet bunları ciddiye almamış, ahalinin bu uyuşukluğunu gören bir Urfalı çıkmış meydana, basmış yaygarayı, “Ulennnn!...” demiş, “Fransız isot tarlalarını talan ediyyy!...”

Anam anam!...

Kazmasını küreğini, nacağını baltasını, çakarını çakmazını kapan fırlamış, iki gün içinde Urfa tertemiz…

Macron’sun, mikronsun bilemem, ama çaylaksın, bir düşün bakalım, isot için bunu yapan adam neyi yapmaz...

#Macron
#Fransa
#Münbiç
6 yıl önce
Amerika sahiden yenildi mi?
Şikayet kültürü içinde debeleniyoruz!
Bir sûfî âlim ile bir vehhâbî hocanın tartışması (3)
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’