|
Bize hayvan hakları dersi vermesinler

Hayvan hakları derken meselenin pek çok boyutunun olduğunu keşfettik.

Bugün Batı bizi bu konuda da beğenmemeye başladı. Almanya"da ve diğer Batı ülkelerinde Müslümanların helal et yemek için hayvanları kendilerinin kesmelerine müsaade edilmiyor. Gerekçeleri de İslamî kesimin hayvana eziyet vermesi ve hayvan haklarına aykırı olması. Elbette haklı oldukları taraflar da var. Çünkü Müslümanlar hala bazı şeyleri ihsan üzere yapamıyorlar. Hikmetlerinden birisi boğazlarken dahi hayvanın nasıl merhametle boğazlanabileceğinin eğitimini vermek olan kurban kesimini bile Müslümanca başaramadık. Birileri çıkıp hem hijyen açısından, hem hayvana eziyet etmeme açısından İslamî kesimin en insanî kesim olduğunu bilimle ispat edebilirse buna bir şey diyemeyecekler. Fakat Müslümanlar da bunu yapabilecek yeterli bilgiye ve birikime henüz sahip değiller.

On-on beş yıl önce Almanya"da bir gıda sempozyumuna katılmıştım. Hayvan kesim yöntemlerinin insaniliğini ve İslamiliğini tartışıyorduk. Suriye asıllı bir Alman vatandaşı kimya profesörü şu mealde bir şeyler söylemişti: Boğazlanırken hayvanın acı çekmesi konusunda bizim hangi kesimin hayvana ne kadar acı verdiğini ölçme imkânımız yok. Ama şunu biliyoruz; acı çekme kandaki kortizonun (bir başka madde söylemiş de olabilir) yükselmesine sebep oluyor. Yaptığımız araştırmalarda Batı"da yaygın olan kesimlerde, kandaki bu madde İslami kesime göre on kat daha fazla artıyor. Üstelik İslamî kesimde artış süresi, kesim anından itibaren otuz saniye iken buradaki kesimlerde bu süre yüz elli saniyeye kadar çıkıyor.

Bunlar benim yıllar önce duyduklarımdan aklımda kalanlar. Kesin olan şu: Eğer Müslümanlar bu tür araştırmalarla bunun bilimsel ispatını yapabilseler, ayrıca uygulamalarındaki gayri hijyenik görüntüleri ortadan kaldırmaya muvaffak olsalar Batılılar bunu kabul edebilirler. Ancak biz onların kabul buyurmaları için değil, dinimizin emri olduğu için en güzeli yapmak zorundayız. Şu hadisi şerifler insanlığın ne bilimle, ne vicdanla ufkuna asla ulaşamayacakları beyanlardır:

"Allah her şeyin ihsan ile yapılmasını farz kılmıştır; öldürmek zorunda kalırsanız bile ihsan ile öldürecek, boğazlarken de ihsan ile boğazlayacaksınız. Bıçağınız keskin olacak, hayvanı rahat bir şekilde yatıracaksınız".

İhsan, bir şeyi en güzeliyle yapmak demektir. En öncelikli işi belirler ve onu yapılabileceği yöntemlerin en güzeliyle yaparsanız ihsan ile yapmış olursunuz. Hz. Peygamber ibadetteki ihsanı açıklar ve "İhsan Allah"ı görüyor gibi ibadet etmenizdir" der.

Şu hadisi şerif de yaklaşık aynı anlamdadır: "Biriniz bir iş yaptığında onu en mükemmel şekliyle yapmasını Allah sever".

Hep söylüyoruz, Müslümanların bugün en büyük problemlerinden biri de, ihsanı unutmuş olmalarıdır. Hem ibadetlerinde, hem günlük hayatlarında. Ama en azından namazında ihsanı gerçekleştirememiş bir Müslümanın, bunu hayatın diğer alanlarında asla gerçekleştiremeyeceği söylenebilir.

Bizimkilerin kesimini hayvana eziyet sayan Batılıların yıllar önce yaşadıkları delidana hastalığı sebebiyle hasta hayvanları nasıl imha ettiklerinin videosunu izlemiş ve ağlayacak hale gelmiştim. Lobutlarla vurularak, boynuzları kırılıyor, gözleri kafaları morartılıp şişirilerek vahşice konteynerlere dolduruluyor ve götürüp imha ediliyordu.

Her şeyden önce hayvanların bu hastalığa yakalanmalarının sebebi onların fıtratına uygun olmayan yemlerle beslenmeleri idi. Bunu onlar hayvan haklarına aykırı görmüyorlar. Çünkü mesele daha az zamanda daha çok et veren hayvanlar üretmekti. Mesele, insanın oburluğu ve aç gözlülüğü idi.

Tuzu kuru Batılıların canlı maymun beyni, ya da tavada canlı kızartılmış balık yeme zevklerini izleseniz mideniz ağzınıza gelir, insanlığınızdan utanırsınız. Derisi için kafalarına vurularak öldürülen yavru fokları, canlı canlı yüzülen kürk hayvanlarını izlemeyeniniz var mı?

İspanyolların boğa güreşlerini herkes bilir. Zavallı hayvan, sırtında zıpkınların açtığı yaralarla kan kaybede ede, dili dışarıda ölür. İzleyenler de bundan sadistçe zevk alırlar. Onların bir de şehrin en yüksek binalarının tepesinden sokağa keçi atma eğlencelerini izlemiştim. Hayvan parçalanırken izleyenler zevkten çığlık atarlar. Bu sene daha vahşi bir eğlencelerini gördüm. Boğaların kafalarına tutuşturulan gaz tüpleri yakılıp hayvanın üzerine ateş fışkırtılıyor ve hayvancağız adeta deliye dönerek oraya buraya saldırıyor ve bir süre sonra ölüyor, eti de arenaya çıkma kahramanlığı gösterenler arasında paylaşılıyor.

Ve bize ders vermeye kalkıyorlar. Ama biz de hak etmiyor muyuz? Göreceğiz.

10 yıl önce
Bize hayvan hakları dersi vermesinler
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi