Kelam alimlerinin bilginin kaynağı yerine vasıtaları dediklerini söylemiştik. Bu açıdan Kuranıkerim’e baktığımızda neler görebiliyoruz?
‘Cehennemliklerin kalpleri vardır ama anlamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. Onlar davarlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar. Onlar gafildirler’ (7/179).
‘Hakkında bir bilgin olmayan şeyin peşine düşme. Çünkü kulak da göz de kalp de/fuâd hepsi bundan sorumludur’ (17/36).
Yukarıda sözü edilen olaya zıtmış gibi görünen ikinci ayet de şudur: ‘Allah sizi, annelerinizin karnından, bir şey bilmiyor olduğunuz halde çıkardı. Size kulak, göz ve akıl/fuâd verdi, şükredebilesiniz diye’ (16/78). Dikkatle bakıldığında burada farklı alanların bilgisinden söz edildiği anlaşılır. Çünkü fıtratla hatırlanacak bilgi ile, bu sayılan bilgi yollarıyla elde edilecek bilgi farklıdır.