|
“Şeytan tesettüre girince...” (1)
I-


Çarşamba günü yayınladığım yazıdan sonra imam hatip lisesi öğrencisi olduğunu söyleyen bir okuyucum, sosyal medyada yayınlanan bir vidyonun linkini gönderdi. Bu vidyo üzerine bazı köşe yazarlarının yazı yayınladığını söyleyerek görüşümü sordu.



Vidyoyu seyredeceğim ama seyretmeden önce sizinle bu konuda konuşmak şartıyla dedim. (Sosyal medya üzerinden karşılıklı yazışma eylemini de “konuşma" olarak kabul edenlerdenim).



- Vidyoyu çok beğendiğiniz için mi bana tavsiye ediyorsunuz?



-Hayır! Çok beğendiğim bir şeyi niye sizin görmenizi isteyeyim ki?



(Kötülüğün ve çirkinin niçin hızla yayıldığı sorusunun cevabı burada gizli. Beğenilerimiz konusunda hiç tanımadığımız insanların peşine takılıp gidebiliyoruz. Binlerce kişi takip etmiş o halde güzel. O halde iyi. Beğenmediğimiz, şaşırdığımız, kızdığınız haberleri, reklamları, filmleri, kitapları ise bizim için değerli olan kişilere özellikle tavsiye ediyoruz: “Bir bak bakalım ne diyeceksin. Ya böyle şeyler de var ve sen hiç tepki vermiyorsun. Hadi bir şey söyle!")



-Beğenmediğiniz bir vidyoyu bana seyrettirmek istiyorsunuz. Çünkü...



-Çünkü sizin bu konuda yazmanızı istiyorum. Sizin de beğenmeyeceğinizi tahmin ediyorum.



-Beğenmediğim hususları çok da nazara getirmeyi tercih etmem aslında.



-Yoo. Hiç de öyle değil. Çok iyi vuran yazılarınız var.



-Vuran?



-Yani eleştiren demek istedim.



-Farz edin ki bahsettiğiniz vidyoyu teknik olarak seyretme imkanım yok. Ve sizden onu bana anlatmanızı istedim. Buyurun...



-Nasıl anlatayım bi görmeniz lazım. Çok amatör bi defa. Basit. İkide bir sen imam hatiplisin, sen imam hatiplisin diyor.



-İmam hatipli olma vurgusu mu sizi rahatsız etti?



-Tam olarak öyle değil ama...Nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. İşte onun için. Yani siz daha iyi ifade edersiniz diye...



-Benim sizinle aynı fikirde olacağım konusunda hiç şüpheniz yok öyle mi?



-Ya şöyle aslında...Bazen arkadaşlarla konuşuyoruz. Bizi anladığınızı düşünüyoruz.



-Neden?



-Hani bizim okula gelmiştiniz geçen sene. Size bir arkadaşımız imam hatiplilerden ne bekliyorsunuz, demişti. Siz de benim için imam hatipliler öncelikle genç demiştiniz ya...



-Evet...



-İmam hatipliler de neticede bu cemiyetin içinde demiştiniz de sizi alkışlamıştık hani...



-Hatırladım...



-İşte öyle. O vidyoda beni rahatsız eden şey, Müslüman eşittir imam hatipli vurgusu oldu.



-Bu sizi niye rahatsız etti?



-Başta annemiz babamız olmak üzere aşırı bir beklenti var bizden. Ablam Anadolu lisesi mezunu. Kimse ondan artı bir şey beklemiyor. Benim derslerim ağır, cemiyetin bana verdiği rol ağır. Herkesin beklentisi ağır. Ablam sadece kendi yükünü taşıyor. Ben ise imam hatipli olup da imam hatip ruhuna uygun davranışlarda bulunmayan bütün kızların yükünü taşıyorum.



-Vidyo ile bağlantısını kuramadım...



-Karton karakter olarak sunulmak. Kötü temsil. Öyle basit bir şekilde temsil edilmek istemiyorum.



-Tamam. O halde kendi tepkinizi buradan koyun. Arkadaşlarınızla bu noktadan tartışın. Neticeyi de bana yazın oldu mu?



-Tartışabileceğimizi sanmıyorum.



-Neden?



-Siz sorular sordunuz. Ben de cevap verdim. Arkadaşlarla tartışırken düşüncemizin önünü açacak soruları kim soracak ki!



Konuşma bu minvalde devam etti.



II-


Yukarıda bahsi geçen vidyonun dili, önermesi kaba bir “terbiyeci"lik içeriyor. Vidyo, kendisine muhatap kabul ettiği o gençlerin, sorunlarını açmazlarını dikkate almadan, aceleci mesajları didaktik ve düz bir dil ile ortaya koyuyor.



Ama şunu gözden kaçırmayalım lütfen, bu vidyo her bakımdan amatör bir çalışma. Öğrenci işi.



Eleştirirken neyi eleştirdiğimizin niçin eleştirdiğimizin farkında olmalıyız.



Ahlak bir bütündür. İslam ahlakını sadece imam hatiplilerin omzuna yükleyerek, imam hatip ruhunu da sadece kız öğrencilerin taşımasını bekleyerek yol almamız mümkün değil. (Aklı başında adamların yaklaşımı bu minvalde olduğu için “öğrenci işi" didaktik vidyo da bu anlayış ile kotarılmış).



Başlığa gelince... Yukarıda bahsi geçen vidyoda imam hatipli kıza vesvese veren şeytan, boynuzlu, kırmızı pelerinli ve tesettürlü olarak temsil ediliyor.



Şeytanın “tesettürlü" temsili son derece sorunlu. Lakin amatör bir vidyoyu kalemine dolayan, kalemine dolarken meseleyi etik ve estetik noktadan ele alamayan, “sosyal demokrat kalem"lerin bakışında bir sıkıntı yok mu?



Pazartesi günü buradan devam edelim inşallah.


#Şeytan
#Sosyal medya
#İslam ahlakı
8 yıl önce
“Şeytan tesettüre girince...” (1)
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?