|
"Türklüğe sığınarak yalan söylemek" ?

30 Mart cumartesi günü Hürriyet Gazetesi"nde Fadik Sevin Atasoy ile yapılmış bir söyleşi vardı: "Türkiye buradan kronik elem olarak görünüyor."

Magazin söyleşilerini dikkatle takip ederim. Toplumun kodları bu magazin gündemi üzerinden tescilleniyor malum.

Los Angeles"te yaşayan, yaşadığı eyaletin rahatlığından iştiyakla bahseden Fadik Hanım bir gün evinin penceresinde sigara içer. Bulunduğu şehirde içeride ve dışarıda sigara içmek kesinlikle yasak olduğu için şikâyet edilir, yöneticiden ihtar alır.

Gelen ihtar, kira kontratını iptal ettirebilir. Bizi ilgilendiren cümle tam burada devreye giriyor ve sanatçı şu cümleyi kuruyor: "Orada işte Türklüğüme sığındım".

Türklüğe sığınmaktan kasıt yalan söylemek. Ortama uygun bir yalanı derhal el çabukluğu ve maharetle uyduruvermek. "Türklüğüne sığınarak" markete inip bir elektronik sigara alıyor ve "Benim içtiğim" buydu diyor.

Sanatçının Türk algısı, kendisini idrak etme biçimi, aidiyet kurgusu olarak yalanı merkeze koyması şaşırtıcı değil mi?

Sanatçının durumunu yargıladığımı düşünmeyin. Beni ilgilendiren kısım "Türklük algısı."

Türkiye"de çok kolay yalan söylendiğinden, kimsenin sözüne güvenilmeyeceğinden şikayet eder rahatsızlığımızı dile getiririz.Ne zaman?Bunu başkası yaptığı zaman.Kendimiz yaptığımızda "keskin zekamızı" ödüllendirmelere doyamayız.

Oysa Efendimiz yalancının dini olmaz buyuruyor. Yalan söylemek çok büyük günahtır. Bu konunun teferruatı o kadar ince detaylandırılmıştır ki mesela görmediği rüyayı görmüş gibi anlatmanın öbür dünyadaki cezası erken yaşlardan itibaren anlatılır.

Dikkatinizi çekerim. Rüya. Görmediği rüyayı görmüş gibi anlatıyor. Kime zararı var diye düşünebiliriz. Ama hayır. Çünkü rüya gayb âleminden gelen bir haberdir. Olmayan bir şeyi sanki varmış gibi sunuyorsunuz.

Bunu getirin şimdi yalan söyleme bahsine.

Yalanı yalan olmaktan çıkarmak için bir de onu renklendiriyoruz. Beyaz yalan kırmızı yalan filan diye.

Yalan yalandır. Nokta.

Peki, biz eskiden beri bu kadar kolay yalan söylüyor muyduk?

Büyükelçi olan eşi ile birlikte 1717–1718 yılları arasında İstanbul"da kalmış olan Lady Montagu Türkiye izlenimlerini mektuplarında dile getiriyor.

O mektuplarda bakınız bizim dürüstlük resmimizi nasıl çiziyor: "Bir Türk"ün kemali cür"etle yalan söylediği nadir görülüyor."

Sorunlarımızı konuşacak, sorularımıza cevap arayacak isek önce ahlaktan başlayalım. Lütfen etik filan demeyelim. Bizde moral"in karşılığı da ahlaktır. Etik"in karşılığı da. Ayırdığımız zaman ortada ahlak diye bir şey kalmıyor. Kafalar karışıyor. Ahali ahlaklı olmak ile ahlakçı olmayı bile birbirine karıştırıyor.

Ahlakçı olmak tam da yukarıda bahsettiğim durumdur. Yalanı biz söylediğimiz zaman durumu kurtarmış oluruz başkası söylediği zaman yalancı. Hayır, efendim yalan söyleyen yalan söylemiş olur. Yalanı alışkanlık haline getirdiğinde ise o kişiye yalancı deriz.

11 yıl önce
"Türklüğe sığınarak yalan söylemek" ?
Yaşasın kabak!..
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak