|
Felicita Mehmet"ten mütevazı Yaşar Nuri Öztürk"e...

Merhum Turgut Özal deyince aklıma hep “yenilikçi kafa” gelir.

Örneğin Türkiye tek kanala mahkumken 1986''da TRT-2''yi, ilerleyen yıllarda TRT-3, TRT-4''ü devreye sokmuş olması o günün şartlarında gerekli icraattan sadece biri idi..

Ancak aynı Turgut Özal şu anda yaşıyor olsaydı, inanıyorum ki TRT-2, TRT-3, TRT-4, TRT-GAP, TRT-İNT adlı kanalların frekanslarını ya satardı ya da kapatırdı.

Çünkü o gün için gerekli olan bu kanallar bugün artık devlete yük olmaya başlayan heyulalar haline geldi.

Hayat tarzı itibariyle “muhafazakar”, devleti yönetme iradesi konusunda “liberal-yenilikçi” bir yönetici olduğunu düşündüğüm Başbakan Tayyip Erdoğan''ın, adı geçen bu kanalları kapatmasını ya da satmasını temenni etmekle kalmıyor, bunu gerçekleştireceğini tahmin de ediyorum.

Aslında bu yazı, elindeki arşivi arşivde çürüten TRT''ye bir öneri getirmek amacıyla yazıldı. Önerim, bu arşivin nasıl “hayat bulacağı”na dairdir.

TRT, elindeki bir kanalı “dönüştürerek” mazide kalan ama bugünle paralellik arz eden belki de istikbaldeki yayın kalitesine olumlu etki yapacak bir kanalı devreye sokmalıdır.

Halkımızın nostaljik tatlar bulacağı bu kanal yayına girdiğinde tahmin ediyorum ki izleyiciler merak, hüzün, sevinç, şaşkınlık gibi duygulara garkolacak, bu da kanalın ciddi bir izlenirliğe sahip olmasını sağlayacaktır.

Uğur Dündar''ın “Olay” programından, Ertürk Yöndem''in “Perde Arkası”ndaki “Felicita Mehmet”i''ne…

Uğur Mumcu-Hasan Mezarcı kavgasından, Reha Muhtar''ın Ateş Hattı''ndaki Mehmet Barlas-Emin Çölaşan tartışmasına…

6 Kasım 1983 seçimlerinden hemen önce yapılan ve ünlü “Köprüyü sattırmam..” tartışmasının yapıldığı Turgut Özal-Necdet Calp-Turgut Sunalp''li açıkoturumdan, Asaf Demirbaş''ın hazırladığı ve o zamanlar pek mütevazı olan Yaşar Nuri Öztürk''lü “İnanç Dünyası”na…

Semiha Yankı''nın “Seninle Bir Dakika” ile birinci olduğu 1975 Eurovision Türkiye Elemeleri''nden, yine 1975''te yayınlanan ve Müjde Ar''ın ilk film olan Aşk-ı Memnu''ya…

Özay Gönlüm''un “yaren” adını verdiği sazı eşliğinde söylediği “Gaydırı gubbak”tan, Şakir Öner Günhan''ın gözlerini “kıpraştırarak” söylediği “Gel bili bili..”ye kadar pek çok tartışma, dizi, reklam, eğlence programının “periyodik” olarak yayınlandığını bir düşününüz; böyle bir durumda “İzlememek olmaz..” olabilir mi?

Kanalın ismine gelince..

Önerim “Nostalji TV” isminin verilmesidir; beğenilmezse “BirzamanlarizleyiciyiekranamıhlayantrtvardıTV” ismine bile razıyım!.

Yine Nokta, ''yeni'' Nokta...

Üç hafta önce bu köşede “Bir zamanların Nokta dergisi..” başlıklı bir yazım çıkmıştı..

O yazıda “eski” Nokta''nın Türkiye''de pek çok tabuyu yıkan, gerçek anlamda bir haftalık siyasi haber dergisi olduğunu yazmıştım.

Geçen hafta, bir de baktım ki Nokta yeniden yayın hayatına başlamış. Üstelik “sıfırdan” başlamış. (Yani Yıl:24 Sayı bilmem kaç dememiş; Yıl:1 Sayı:1 demiş..) Alper Görmüş''ün genel yayın yönetmenliğini yaptığı “yeni” Nokta dergisini merak edip alınca içinde pek çok değerli kalemin yazılarına ve ciddi haber konularına rastladım.

Örneğin; Ahmet Altan, medya analizi deyince akla gelen ilk isimlerden Kürşat Bumin, aklı başında bir isim olduğu üsluplu yazılarından belli olan Sevim Gözay, “Dublörün dilemması” isimli kitabın yazarı Murat Menteş bu isimlerden birkaçı..

Umuyorum ki bu dergi Alper Görmüş''ün köşesine taşıdığı ironik başlıktan mülhem, “Geçmiş günler, geçmemiş gündemler”den “Gelecek günler, değişen gündemler”e sıçramamızı sağlamamıza yardımcı olsun..

“Etek sarı, sen etekten sarısan...”

Yukarıda TRT''nin arşivinden bahsedince aklıma geldi.

“Youtube.com” isimli bir site var ve bu siteye “iptila derecesinde müptela” olmasam da biraz fazla “dadanmış” durumdayım.

(“Ölünceye kadar müebbet” ya da “Bana adam öldürüyor diyebilirsiniz ama bana cinayet işliyor dedirtemezsiniz” oluyor da “iptila derecesinde müptela” niye olmasın?!)

Bu sitenin detayına girmeyeceğim; sadece iki örnek vereceğim:

Dün siteyi açtım ve Cem Karaca ile Barış Manço''nun birlikte seslendirdiği “Uzun İnce Bir Yoldayım”ı görüntülü olarak dinlemek istedim.

Çünkü bu türküyü 7-8 yıl önce televizyonda dinlediğimi hatırlıyorum ama tekrar dinleme imkanını bulamamıştım.

Arama boşluğuna “Uzun ince bir yoldayım” yazınca karşıma üç dev isim çıktı.

Arkada Kurtalan Ekspres, önde ise yaylı tambur ve cura virtüözü Cahit Berkay ile Barış Manço ve Cem Karaca..

Türküyü dinleyince “Bir gün belki hayattan, geçmişteki günlerden, bir teselli ararsın, bak o zaman resmime..” diyen Cem Karaca ile “Tuz ekmek hakkı bilene, sofra kurmasan da olur; ılık bir tas çorba yeter, rızkım buymuş der içerim..” diyen Barış Manço''ya rahmet diledim.

Bir diğer dinlemek istediğim türkü ise, en sevdiğim türkü olan “Etek Sarı” isimli türküydü..

Bu türküyü “muhteşem filmlerin unutulmaz yönetmeni ve senaristi” Yavuz Turgul''un yönettiği, Şener Şen''in de başrol oynadığı “Gönül Yarası” isimli filmde Meltem Cumbul o kadar güzel okumuştu ki, aklıma hemen o film geldi.

Arama boşluğuna bu kez “Etek sarı” yazdım ve karşıma “Gönül Yarası”ndaki o sahne çıktı.

Evet, bu yazıyı bu görüntüler eşliğinde yazdım.

İşte bilgisayar ve İnternet bu yüzden çok yararlı..

Bilgisayar olmasaydı bu yazıyı belki de önümdeki kağıda yazacak ve bu türküleri dinlerken gözümden dökülen iki damla yaş belki tam da bu satırların üstüne düşecekti!

17 yıl önce
Felicita Mehmet"ten mütevazı Yaşar Nuri Öztürk"e...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’