|
Önemli ama değersiz yazarlar...

Merdivenleri tırmanırken alttakinin omuzlarına basıp, üstündekilerin de arka orta kısmını öperek basamakları çıkan eyyamcı simsarların varlığı beni fazlasıyla ürkütüyor.

Denilir ki “Çok okuyan değil çok gezen bilir” . Tamam da acaba hiç bilmeyen mi huzurludur yoksa çok bilen mi?

Bu cümleden “Çok bilmek huzursuzluk kaynağı ise, gezmek zararlıdır” gibi bir sonuç çıkarmayacağınızı umuyorum.

Cıvıklıklar saltanatı, yılışıklıklar hükümranlığı, şımarıklıklar nobranlığı “hara”da tepinip duruyor..

Türkiye''de “önemsiz ama değerli” insanlar mı daha çok ön plana çıkıyor, yoksa “önemli ama değersiz” insanlar mı?

Bu soruya verilecek cevap belki önemsiz gelebilir ama verilecek olan cevabın değerli olduğundan kuşku duymuyorum.

Birilerine “Değiştiniz mi?” diye soranların bugün “acayip değişik” bir tavır sergilediğine tanık olmak, insanın yüz ifadesini otomatikman değiştiriyor.

Bazı yazarların “dik duruşu”(!) da bende aynı etkiyi yapıyor.

Çünkü orta yerde hiç olmazsa “kalas gibi dik” bir duruş var.

Eğilip bükülen bir çalı çırpı olmak yerine kalas gibi dik durabilen bir odun elbette tercih edilir!

Lise 1. sınıftan itibaren gazeteleri düzenli bir şekilde takip eden biri olarak şunu gayet iyi biliyorum ki bazı medya gruplarının ipiyle kuyuya inenlerin sonu hep kötü olmuştur.

O medya ki, birilerine kuyu kazarken, kuyuda olan birilerinin çıkabilmesi için kuyuya ip sarkıtmak konusunda eşsiz bir vefakarlık ve maharete sahiptir.

O nedenle, arabanın motoruna fazla yağ konulması yağ basıncını artıracağından ve bu da motora zarar vereceğinden araç sahiplerinin, araçlarını “etkili yerlere servis” yapanlara değil, “yetkili servislere” götürmelerinde fayda görüyorum!

Unutamadığım “Ne demiş”ler...

Hürriyet gazetesinin, “soruları konuğuna sorduran, sorulmadan önce de kendi cevaplayan” röportajcısı Yener Süsoy, ünvanı Sincan ile Çankaya arasındaki mesafe kadar uzun olan Eski Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Emekli Korgeneral İzzettin Yenigün ile iki yıl kadar önce bir röportaj yapmıştı..

Yener Süsoy''un belirttiği üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri''ndeki lakabı “çift beyinli” olan İzzettin Yenigün demişti ki:

“Sincan''da tankların yürütülmesi emrini ben verdim, bu işi herkes sahiplenmeye başladı. Bu güne kadar ağzımı açmadım, ilk kez sana söylüyorum..”

İzzettin Yenigün''ün bu “ifşaat”ından sonra bekledim ki birisi daha çıksın ve desin ki: “Sincan''da yürüyen tankların sağa sola çekmemesi için gerekli olan balans ayarını ilk ben yaptım..”. Ama henüz böyle diyen olmadı!

Sayın Yenigün''ün “tanksal etkinliği” bir suçtu ve bu suçunu “Bir Yener Süsoy Röportajı”nda ifşa, daha doğrusu ikrar etmesi suçu ortadan kaldıran bir unsur değildi.

Ve Yener Süsoy daha sormadan, pardon daha cevap vermeden Yenigün eklemişti:

“Bu tank yürütme olayından Genelkurmay Başkanı''nın haberi yoktu; sadece Hikmet Köksal, Doğu Aktulga ve ben olmak üzere 3 kişi biliyorduk..”

Emekli general İyigün iyi bir asker olabilir ama “..3 kişiydik” dediğine göre matematikle arası sanıyorum pek iyi değil..

Çünkü kendisi “çift beyinli” olduğu için, bilenlerin sayısının 4 olması gerekiyordu!

İşte bu!

“…Ertuğrul Özkök son olarak şunları yazdı: İyi ki 28 Şubat sürecini yaşadık ve Erdoğan ile arkadaşları, Milli Görüş'' ten koptular… Özkök''ün bu gözleminin Başbakan Erdoğan ve AK Parti tarafından değerlendirilmemesi, kanımızca haksızlık olacaktır. Bu bakımdan bundan sonraki AK Parti kongrelerinde, Erdoğan''ın resmi bulunan posterlerin yanına, emekli orgeneral Çevik Bir''in resmi bulunan posterler de asılmalıdır..” (MEHMET BARLAS..07.12.2006..SABAH)

“..Hiçbir özel yatırımın temeline harç koymayan, açılış kurdelesini kesmeyen, yıldönümü kokteyline katılmayan Sayın Sezer''in herkesten esirgediği bu şerefi, belli bir siyasi çizgiye sözcülük yapan Kanaltürk''e bahşetmeleri ''tarafsızlık'' ilkesine aykırı değil midir?! Sezer''in atamalarında, ''liberal'' olduğunu söyleyen veya geçmişte AP''de, ANAP''ta, DYP''de, siyaset yapmış bir tek isim yoktur! Sayın Sezer, kendilerini ''Üçüncü Adam'' ilan etmiş olan Sayın İlhan Selçuk''la bir parti kursa veya CHP''nin başına geçse, demokrasiye daha uygun hareket etmiş olur..” (TAHA AKYOL.. 07.12.2006.. MİLLİYET)

Şimdi bu ne?

“…Sezer solun aradığı birleştirici önder olabilir. 1970''li yılların sonunda Almanya''da Brandt partinin, Schmidt de hükümetin başında idi. Bizdeki solun Willy Brandt''ı Sezer olur, iktidar şansını elde ederse parti Schmidt''ini de bulur çıkarır..” (GÜNGÖR MENGİ.. 07.12.2006..VATAN)

“…Urfa''da baba ocağında, babamın "Kendi yaptığımız teneke düdüklerimle onuncu yıl marşını çalardık" dediği evde, hafta sonu o mübarek dizin dibinde oturup şunları düşündüm.. Koca şehirlerde bir tek başı açık, medeni giyimli "Atatürk kızı" gördüğünüzde gözleriniz nasıl takılı kalacak, nasıl tuhaf bir şey görmüş gibi arkasından bakacaksınız..” (BEKİR COŞKUN.. 05.12.2006.. HÜRRİYET)

17 yıl önce
Önemli ama değersiz yazarlar...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler