|
Hattın diğer ucunda kim var

Fethullah Gülen''in bedduasına ''Müslüman Müslüman''a bunu yapar mı?'' dedik.

Suriye''deki mazlumlara yardım götüren MİT TIR''ına baskın yapılınca ''Müslüman bunu yapar mı?'' diye sorduk.

Şantaj kasetleri, montaj ses kayıtları ortaya çıktıkça yine sorduk: ''Müslüman bunu nasıl yapar?''

Peygamber''i gökten indirip, kamyonete bindirdiklerinde de, Türkiye bu soruyu sordu.

40 yıldır İslam''a hizmet iddiasındaki bir hareketin bu dilden anlayacağını umut etmek boşunaymış.

''40 yıldır ördükleri iktidar hırkasını giymek için'' Türkiye gibi Müslümanlıklarını da feda etmeye hazırlarmış. Bu yolda yapılması gereken ne varsa yapmışlar.

Binlerce insanın hakkına girme pahasına yapmışlar.

Türkiye tarihinin en büyük dinleme havuzunu kurmuşlar. 3 bin kişiyi, 28 Şubat darbecilerinin icat ettiği Selam Örgütü''nü soruşturma bahanesiyle dinlemişler. Açacakları davalarda, suçlayacakları insanları şantajla, tehditle susturmak için ''alüfte''leri bile dinlemişler.

Elde ettikleri bilgilerle adım adım takip ettikleri kişilerin özel görüntülerini çekmişler. MHP''li Barutçu''nun kaseti bunlardan biri. Siyasetçi, işadamı, bürokrat vs. yüzlerce kişinin özel hayatlarını bu yöntemle kaydetmişler.

Özel hayat, mahremiyet, kul hakkı umurlarında olmamış.

***

Yeni Şafak ve Star''ın önceki gün deşifre ettiği paralel dinleme skandalı, buzdağının görünen yüzü.

Başbakan Erdoğan, Hizbullah lideri Nasrallah, dönemin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, MİT Müsteşarı Hakan Fidan''ın hayali örgütün yöneticisi gösterilerek yapılan dinlemeler, tele-kulak ağının sadece bir ayağı. Bunun gibi yüzlercesi var.

Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları, bakanlıklar, askeri birlikler vs. aklınıza gelebilecek stratejik önemdeki tüm kurumlara uzanan dehşet bir ağ ile karşı karşıyayız.

İl il dinleme listeleri hazırlamışlar. Valilikler, milli eğitim müdürlükleri, parti teşkilatları, askeri birliklere kadar aklınıza gelebilecek her yeri dinlemişler. 20 binden fazla insan, kurumlar, teşkilatlar, dernekler vs. yıllarca dinlenmiş, takip edilmiş, izlenmiş, özel hayatlar kaydedilmiş.

Yeni Şafak''ın manşetinde okudunuz. Sadece insanların değil, devlet kurumlarındaki yapılanmalarıyla Türkiye''nin mahremiyetine de el uzatmışlar. TÜBİTAK''ın ürettiği kriptolu telefonların yazılımında ''açık kapı'' bırakarak, Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül, Genelkurmay Başkanları ile MİT Müsteşarı gibi devlet sırlarına sahip isimleri dinlemişler.

***

Bugün Türkiye tarihinin en büyük dinleme skandalı konuşuluyor. Buz dağının görünmeyen kısmı ortaya çıktığında ise NSA''ın dinlemeleri gibi dünya çapında bir paralel ağla karşı karşıya olduğumuz, Türkiye''nin nasıl bir uçurumun kenarından döndüğü de anlaşılacak.

Peki böyle devasa bir tele-kulak ağı, yargı ve emniyetteki paralel yapılanmayla izah edilebilir mi? Ya da şöyle soralım. Bu yapı, darbe girişimine soyunacak cesareti nereden aldı? ''Yüzde 65''le de gelseler fark etmez'' dedirttiren güç ne?

Bu köşede daha ilk günden itibaren paralel darbe girişiminin Amerikan Neocon-İsrail ittifakının ihalesi olduğunu yazdım. ''Mossad 17 Aralık operasyonunun neresinde?'' sorusunu sorduğum için hakkımda Terörle Mücadele Kanunu kapsamında soruşturma açıldı. Benzer bir sorgulamayı yapan Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül''e ve gazeteye de aynı gerekçeyle dava açıldı.

Paralel yargı mensuplarına verilen sesli talimatta ''MOSSAD, CIA ve diğerleri Uzun''u götürmek istiyor'' deniyordu.

Şimdi Başbakan ve Cumhurbaşkanı''nı dinleyen 3 merkezden ikisinin yurtdışında olduğunu öğreniyoruz. İsrail''den alınan ortam dinleme cihazlarıyla Kuzey Irak''ta bir dinleme üssü kuracak kadar bu ülkeyle işbirliğini de ileri götürmüşler.

K. Irak yönetimiyle yapılan enerji anlaşmaları, işadamlarımızın burada yaptıkları yatırımları markaja almaları da Türkiye''nin çıkarları için olmasa gerek!

***

Paralel tele-kulak ağının faaliyetleri deşifre oldukça, 17 Aralık''ın Erdoğan''dan öte yeni Türkiye''nin tasfiye projesi olduğu netleşiyor.

İşadamlarını, enerji projelerini, milli sermayeyi, dev yatırımları, medyayı, siyaseti hedef alan çok uluslu bir tasfiye projesi var karşımızda. Tele-kulak ağı işte bu projenin motor gücü. Başarabilselerdi dinledikleri on binlerce kişi bugün ya cezaevinde ya da susturulmuş olurdu. Türkiye de Ukrayna ya da Mısır.

Türkiye''yi enkaza dönüştürecek bir projede, kimin nerede durduğu işte bu yüzden önemli.

Erdoğan''ın paralel yapının tasfiyesine ''İkinci istiklal mücadelesi'' demesinin nedeni de bu.

10 yıl önce
Hattın diğer ucunda kim var
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi