|
MOSSAD operasyonu mu?

Baştan üzerine basa basa söyleyelim...

Erdoğan''ı okuduğu bir şiir yüzünden mahkûm eden yargı kararı...

AK Parti''ye 2008''de ''Google iddianamesi''yle açılan kapatma davası...

Danıştay''ın, üniversiteye girişte katsayıyı kaldıran düzenlemeyi iptali...

Anayasa Mahkemesi''nin cumhurbaşkanlığı seçiminde ''367 garabeti''ni onaylaması...

Başörtülülere üniversitelerin kapısını açan Anayasa değişikliğini iptal etmesi...

MİT Müsteşarı Hakan Fidan''ı KCK soruşturmasında tutuklama girişimi...

Onlarca hukuk garabeti neyse...

Diyarbakır 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri''nin, KCK sanığı BDP milletvekillerini tahliye etmemesi de odur.

Mustafa Balbay''ın tahliyesini sağlayan, CHP ve medyasının Ergenekon sanıklarını Silivri''den çıkartmak için yürüttüğü kampanya değil de AYM''nin kararıysa, BDP''li vekillerin serbest bırakılmaması en iyimser yorumla çifte standarttır.

AYM''nin kararı, bu karara uyan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi''nin 34 yıla mahkum olan Balbay''ı serbest bırakması, ''yargı kararına saygı'' kontenjanından kabullenildiği oranda, BDP''li vekillerin tahliye edilmemesi de o derece tartışmalıdır, izaha muhtaçtır, itiraza açıktır.

***

AYM''nin ''tutukluyken seçilme hakkı verilen sanığın temsil yetkisi kısıtlanamaz'' şeklinde özetlenebilecek kararını hatırı sayılır birçok hukukçu ''emsal'' olarak görüyor.

Buna karşın Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi ''AYM kararının norm denetimi sonucunda verdiği iptal kararları herkes için bağlayıcıdır. Bireysel başvuru kapsamında Balbay hakkında verilen ihlal kararı bu dosyayı bağlamaz'' gerekçesiyle iki BDP''li vekilin CMK hükümlerince tutukluluğunun devamına karar veriyor.

Tesadüf mü tartışılır ama Diyarbakır 6. Ağır Ceza''nın da 3 milletvekilinin tahliye talebini reddederken hem de aynı gün ulaştığı yorum neredeyse aynı.

***

Yargıçlar AYM''nin kararı, AİHM içtihatları, en önemlisi de Anayasa''nın seçilme hakkını düzenleyen maddesini değil, daha alt normları, CMK hükümlerini ve ''davanın kendine has özellikleri''ni önceliyor.

Yine tesadüfe bakın ki iki mahkemenin de üyeleri, ayrı kararlarda AYM''nin özgürlükleri genişleten yorumu yerine, ilginç vurgusunu hak edecek şekilde daha muğlak, daha yoruma açık gerekçeler üzerinde ittifak ediyor.

Biri hariç.

Hakim İsmail Yoğurtçu, AYM kararının gerekçesine atıf yaparak tutukluluk halinin seçilme hakkının ihlaline neden olabileceğine dikkat çekip şerh koyuyor.

Bu önemli.

Zira Yoğurtçu, şerhiyle AYM kararının ''emsal'' olmasa da ''yok hükmünde'' değerlendirilemeyeceğini söylüyor.

***

34 yıl ceza almış, dosyası Yargıtay''da bekleyen yani bir anlamda tutukluluğu ceza olmaktan çıkmış Balbay, milletvekili olduğu için serbest bırakılırken, cezası kesinleşmemiş BDP''lilerin tahliye edilmemesi ''AYM kararı Balbay''ı bağlar'' gerekçesiyle izah edilemiyor.

Üstelik, AYM''nin birkaç ay içinde BDP''liler için de Balbay dosyasındaki gibi bir karar alacağı kesinken, yargıçlar, tutukluluk kararı vermeyi tercih ediyor.

Gerekçelerde dosya içeriğine atıf yapılarak ''Diyarbakır gerçekleri''nin altının çizilmesi de çifte standardı ortadan kaldırmıyor.

Geriye en başta hatırlattığımız hukuk garabetlerinde olduğu gibi yargının siyasete, topluma yön vermek için bir silah olarak kullanılması kalıyor.

2010 Anayasa referandumuyla kabuğuna çekilen, Fidan''ın KCK kapsamında tutuklanmak istenmesi gibi birkaç kez karşımıza çıkan eski Türkiye alışkanlığı yeniden sahneleniyor...

AK Parti''ye kapatma davası açan rejim bekçilerinin elindeki silaha, bu kez dershane tartışması ve fişleme belgeleri üzerinden başlatılan kampanyanın kurşunları dolduruluyor.

***

Diyarbakır kararları, siyaset alanına kriz pompalayan operasyonunun parçasıdır. Baştan beri yürütülüş tarzı, kapsamı hükümetle cemaat arasında sorun olan KCK davası üzerinden siyaset alanının daraltılması, kaset şantajlarıyla, milletvekili istifalarıyla, tehditle sürdürülen bir sindirme savaşının hamlesidir.

VE SON GÖZALTI DALGASI...

Bazı bakanların oğulları ve işadamlarının gözaltına alındığı operasyon ise bu savaşın izlerini taşıyor. Operasyonun hazırlanışı bir yana, İran''dan alınan petrolün karşılığının Halkbank üzerinden altınla ödenmesinin soruşturulması düşündürücüdür. Hele ''İran''a ambargoyu Halkbank deldi'' propagandası eşliğinde...

Evet, yolsuzlukların üzerine gidilmeli ama bu operasyonun kime hizmet ettiği de sorgulanmalıdır.

İsrail istihbaratı MOSSAD özellikle İran''a altın ihracatıyla ilgili soruşturma açılması için devreye girdi mi? Amerikan neocon-İsrail lobisinin eli hangi kanallardan İstanbul adliyesine nasıl uzandı?

Diyarbakır kararları ve iktidarı hedefe koyan yargı operasyonları, benzer soruları önümüzdeki süreçte daha çok gündeme getirecek.

Erdoğan ne demişti?

''Kampanyayı yürütenleri açıklarsak yer yerinden oynar.'' Evet, yer yerinden oynadı...

10 yıl önce
MOSSAD operasyonu mu?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’