TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu''na 2013''te ifade veren eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, ''Hırsız evin içindeyse kapıya kilit vurmanın anlamı yok. Kim bu? Bu güç bende değil ve biz bunu yakalayamıyoruz. Bu bir utançtır, ayıptır'' diyordu.

Gülen örgütünün devlet içindeki paralel yapılanmasını bu cümlelerle özetliyordu Uzun...

Devam ediyordu:

''2005-2006 yıllarında ihbarlar başladı. İhbar mektubu yazıldıktan sonra bunlar, müfettişlere verildi. İhbar mektubunu yazan ile bunu inceleyecek olan müfettişler ortak bir üst iradeye bağlı. Bu, devlet iradesi değil, siyasi irade değil. Orada istenilen sonuçlar hasıl edilip, yaratılıyor. Sonuçlar yaratıldıktan sonra o kamu görevlileri görevinden uzaklaştırılıyor. O göreve o üst iradenin uygun gördüğü kişiler gelip, monte ediliyor. O kişiler artık oraya monte edildikten sonra devlet organı ele geçirilmiş demektir.''

***

Devlet organlarında çöreklenen bu yapılanma, 17 Aralık''ta Erdoğan''a diz çöktürmek için harekete geçti. Tanksız darbe girişiminin silahı ise Emniyet içinde kurdukları dinlemelere dayalı istihbarat ağıydı.

1990''lı yıllarda Gülen''in ''Hasım cepheyi mükemmel işleyen haber alma teşkilatıyla içeriden tanırken öte yandan da hasım cephenin aynı faaliyetleri kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli'' stratejisiyle kurulan bir istihbarat örgütü...

Sadece 2012''den sonra 1 milyon kişiyi dinleyen, takip ettikleri iş adamını, siyasetçiyi, gazeteciyi kasetlere çekip şantaj yapan bir istihbarat ağı...

Devlet zirvesinin kullandığı kriptolu telefonlara kadar uzanan bir tele-kulak organizasyonu...

Henüz tam kapasitesini bilmediğimiz, ancak ''Erdoğan yüzde 65''le de gelse gidecek'' dedirten, kullananı güç sarhoşu yapacak bir imkân...

***

Paralel yapıyı da işte bu güç sarhoşluğu ele verdi.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay''ın, ''19 polis tespit ettik'' dediği böcek olayındaki gibi...

Örgütün, iktidarı hedef alan ilk girişimi, 7 Şubat 2012''de MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 300 personelini KCK soruşturması kapsamında tutuklamaya kalkışması ise; suçüstü yakalandığı olay, Başbakan Erdoğan''ın evi ve ofisinde dinleme cihazlarının bulunması oldu.

Böceklerin bulunması MİT krizinden aylar önce örgütün iktidarı hedef aldığını fotoğrafladı.

Peki bu nasıl oldu?

Böceklerle ortam dinlemesi yapıldığından şüphelenmesi üzerine Erdoğan''ın korumalarına ev ve ofisinde arama yaptırıldı. Ancak dinleme cihazı çıkmadı.

28 ve 30 Aralık 2011''de ikinci arama ise koruma ekibine haber verilmeden MİT uzmanlarınca yapıldı. 3 böcek bulundu.

Bunlar kamuoyuna yansıyan bilgiler. Ancak böcekleri bulamayan koruma ekibi üzerindeki şüpheleri gidermek için bir tür test yapıldığı yönünde bilgiler var.

Buna göre, koruma ekibine ikinci kez böcek taraması yaptırıldı. Daha sonra MİT uzmanları bir kez daha arama yaptı ve yeni böcekler buldu.

Erdoğan''ın canını emanet ettiği koruma ekibi, böcekleri yeniden koymuştu.

Paralel yapıya bağlı korumalara yapılan bu test şimdilik iddia. Ancak soruşturma tamamlanmadan böylesi hassas ve devlet sırlarını ilgilendiren bir konuda Başbakan''ın ''Paralel örgüt evimi ofisimi dinledi'' açıklaması böcekleri korumaların koyduğundan daha ilk başlarda emin olduğunu gösteriyor.

***

Casusluk kapsamında yürütülen böcek soruşturması örgütün tasfiyesi için başlangıç. 30 Mart''tan sonra devamı gelecek. Erdoğan''ın şemanın başına konduğu uydurma Selam Terör Örgütü soruşturmasındaki gibi yüz binleri bulan dinlemelerin yapıldığı dosyalar tek tek soruşturma konusu yapılacak.

30 ilde 148 bin kişiyi dinleyip yabancı ülkelere servis eden yapılanma, kurduğu istihbarat ağı çözüldükçe tasfiye edilecek.

Fethullah Gülen''in ''Refah-Yol hükümetine bırakın gidin demedim'' dediği 28 Şubat darbe sürecindeki çift taraflı (hükümet ve cunta) paralel istihbarat faaliyetleri ortaya çıktığında ise asıl fırtına o zaman kopacak.

***

Gülen''in ''Hükümeti düşüremiyorsa çıkmasın, yerin dibine batsın daha iyi'' dediği gazetenin köşe yazarları boşuna ''28 Şubat''ta bundan iyiydik'' demiyor.

Öyle ya hava pusluydu. ''At izi it izine karışmıştı.''

''O zamanki belediye başkanı da hayal peşinde koşuyordu.''

İyi ki koşmuş.