|
Bir fırsat daha kaçırdım!

Süre doldu, listeler açıklandı ve bendeniz hayatın onmilyonlarca fırsatından birini daha kaçırmış oldum.

Eğer özgeçmiş yazmaya üşenmeyip herhangi bir bölgeden bağımsız aday olmayı başarabilseydim; seçim sonrasında büyük ihtimalle beni mazbata kuyruğunda Meclis muhabirleriyle çene yaparken görebilirdiniz.

Çünkü benim güvendiğim şey, istatistik olarak diğer adaylardan çok daha reel bir unsurdu.

Ben, fanatik, kemikleşmiş ya da kararsız oylara değil; romantik ve dalgın oylara güveniyordum.

Konuyu biraz açayım: Bana temelde iki tip seçmenin oy vereceğini düşünüyordum.

Birinci seçmen tipi; onca afilli partinin içinde tek başına duran, mazlum ve masum bir bağımsız aday olarak bana merhamet duygularıyla yaklaşarak oy verecek olan seçmen tipiydi.

Yani ben, mümkün olursa, milletimizin en bariz vasıflarından biri olan "mazluma arka çıkma" duygusunu sömürecektim.

Kampanyamı da bu ezilmişlik ayakları üzerine kuracak, ağlamaklı ve hakkı yenmiş imajlarına bürünecektim.

Güvendiğim ikinci seçmen tipi de dalgın seçmen tipi olacaktı.

Bu tipleri bilirsiniz; yoğurt almak için evden çıkarlar, akşama doğru ellerinde bir kilo armutla eve dönerler.

Karşıdan görenler, bu tip insanların çok derin düşüncelere daldıklarını ve bu yüzden sık sık realiteden koptuklarını düşünürler.

Oysa hiç böyle bir durum yoktur; bu tipler genellikle kimseye faydası olmayan birtakım süfli düşüncelerin peşine takılıp giderler.

Akılları ile başlarını senkronize bir faaliyet içinde görmeniz asla mümkün olmaz böylelerinin.

Fakat tıbbi bakımdan "anormal" kabul edilmedikleri için, bu gafillerin oy kullanma hakları ellerinden alınmamıştır.

Yerini bulabilirlerse gider ve sandığa oylarını atarlar.

Ama kime?

Bu soruya kendileri bile sağlıklı bir cevap veremezler.

Hatta bunlardan bazıları "Oyunuzu kime verdiniz?" gibisinden abuk sorularla ortalıkta dolaşan dandik sokak anketçilerine, "Seçim oldu mu yahu?" gibi kendilerine çok yakışan cevaplar da verirler.

Oysa daha dün gidip o sandıklarda o lanet oylarını kullanmışlardır!

Sakın söylediklerimi abartı filan zannetmeyin; bu tip gafil ve dalgın oyların sayısı istatistik olarak hiç de az değildir.

Bu bilginin sağlamasını yapmak için, kendileri hakkında "Yahu kim seçip Meclis''e gönderiyor böyle adamları?!" denen eski seçilmişlere bir göz atabilirsiniz.

Böyle bir sürü garip ve anlamsız aday, gafil ve dalgın seçmenlerin oylarıyla Meclis''e girip vekillik hakkı alabiliyor.

İşte ben kimsenin keşfedemediği bu garip durumu keşfettim ve bu tip gafil ve dalgın oyları alabileceğimi düşündüm.

Tabii bazı teknik problemler olduğunu biliyorum.

İstatistik olarak büyük bir yekün teşkil etse de, bu gafil ve dalgın (tabii bir de romantik) oyların hepsini aynı aday üzerinde toplamanın güç olabileceğinin de farkındayım.

Ama neden olmasın?

Politika matematiğinde risk sayısı kadar ihtimal, ihtimal sayısı kadar risk vardır.

Manzara-i umumi, deneyenlerin büyük ekseriyetinin bu işi başardığını gösteriyor.

Aksi halde metrekareye düşen bu alakasız vekil sayısını nasıl açıklayabilirdik?

Herneyse, sabah erken kalkıp özgeçmişimi kağıda dökmeyi başarabilseydim bu fırsatı kullanabilir ve şu anda sizlere memlekete hangi hizmetleri getireceğimi anlatıyor olabilirdim.

Artık bir dahaki sefere.. Bizimki gibi demokrasilere seçim dayanmıyor nasıl olsa!

25 yıl önce
Bir fırsat daha kaçırdım!
Çevre Bakanlığı’ndaki sözleşmeli personellerin alım süreci ve diğer hakları
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim