|
Büyük adamlara ibret drajeleri

Bilirsiniz ata sözlerini pek severim.Zaman zaman atasözlerini biraraya getiren kitapları elime alır, bir köşeye çekilir ve başlarım okumaya.

Geçen gün yine öyle yaptım; ama bu defa zihnim nedense hep aynı kategoriye sokabileceğim atasözlerine kaydı durdu.

Yine nedense bu atasözleri, bugünün yönetemeyen, iş üretemeyen, laf bile üretemeyen, koltuğunu dolduramayan ve fakat rahat da durmayan büyük adamlarına hitaben söylenmiş gibi geldi.

Onları not alıp alt alta yazdım ve üstlerine de belki ayıbını görüp ibret alan olur diye küçük notlar ekledim.

Aşağıdaki toplam işte böyle meydana geldi.

Hava basmanın kralını bilip de, işe el atmayı hiç bilmeyenler için:

Hava basanın çok olup işe el atanın olmadığı durumlar için:

"Ben ağa, sen ağa, bu ineği kim sağa?"

Aklının boyuna bakmadan her makam boşluğuna maydanoz olan tipler için:

"Atlar nallanırken kurbağa ayağını uzatmaz."

Yetki elindeyken iş yapmayıp, sandıktan mosmor çıkanlar için:

"Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar."

Yaptığı işin doğruluğundan emin olamayan sığ kafalılar için:

"-Saçım ak mı, kara mı? -Önüne düşünce görürsün."

Yaptığının yanına kar kalacağını sanan ultra gafiller için:

"Mazlumun ahı yerde kalmaz."

Oturduğu makama kök salacağını ve saltanatının heç bitmeyeceğini sanan aymazlar için:

"Mahkeme kadıya mülk değil."

Ağzından çıkanı kulağı duymayan boşboğazlar için:

"Lafını bilmeyen hödükler, sönmüş ateşi körükler."

Ne kendisi, ne de başkası olabilen zavallılar için:

"Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırır."

Zor zamanların hiç geçmeyeceğini sanan şom kafalılar için:

"Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar."

Her şeyi bildiğini zannedip, her yere laf yetiştirmeye kalkan gevezeler için:

"Boş fıçı çok langırdar."

Dizginleri vereceği kişide ehliyet arama gereği duymayan gamsızlar için:

"Başını acemi berbere teslim eden, pamuğu cebinden eksik etmesin."

Hem yer işgal edip, hem iş yapmaya gönlü olmayan uyanıklar için:

"Devekuşuna ''Yük getir'' demişler, ''Ben kuşum'' demiş. ''Uç'' demişler, ''Deve uçar mı?'' demiş:"

Önünü göremeyip fazla açılan, sonra da dımdızlak ortada kalan akılsızlar için:

"Tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi olur."

Atasözleri böyle devam edip gidiyor.

Sanki o günlerden bugünleri görmüşler, gölgesinden bile küçük kalan bugünün büyük adamlarını o zamandan teşhis etmişler.

Onların zamanlar önce diktikleri elbise, bugünün bir kısım hantal gövdelerine tastamam uyuyor.

Ama görmezler, ama duymazlar, duysalar da anlamazlar, anlasalar da anlamazlıktan gelirler.

Yine atalarımızın dediği gibi:

"Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin."

25 yıl önce
Büyük adamlara ibret drajeleri
G20 ve o fotoğraf
Referandum ve gerçekler
Musul gerekçeleri
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?