|
"Dear Bülent" Olayı

Gurur duydum! Acayip gurur duydum! Üzerinde güneşin bile batamadığı kadar büyük bir ülkenin başbakanı olan zat, bizim başbakanımıza bir mektup yazıyor ve mektubunda kendisine "Dear Bülent" şeklinde hitap ediyor.

Hürriyet yazdığı için bu konuda zerre kadar şüphe taşımıyorum; çünkü onlar bu tür ''itibari'' mevzulara gerekli ilgi ve özeni gösteriyor, nerede milli itibarımızı arttıracak bir durum yakalasalar anında üstüne atlıyorlar.

Onlar yazdıysa, İngiltere''nin sempatik başbakanı Tony Blair gerçekten bir mektup yazmış ve bizim post-sempatik başbakanımız Bülent Ecevit''e mektubunda gerçekten "Dear Bülent" diye hitabetmiştir.

Bu gerçekten çok mühim bir olay!

Ana kraliçenin benim yanağımdan makas alması gibi bir şey!..

Diyebilirim ki; Ertuğrul Özkök''ün Bill Clinton''la çektirmeyi başardığı o muhteşem fotoğraftan sonra, ikinci en gönendirici ve önemli olay olmuştur bu "Dear Bülent" olayı!

Hatırlarsınız, Ertuğrul Özkök, Ürdün Kralı Hüseyin''in cenaze töreninde Bill Clinton''a hemen hemen Hüsamettin Özkan''ın Bülent Ecevit''e yaklaştığı kadar yaklaşmayı başarmış ve çekilen fotoğrafta koskoca Amerikan Başkanı''yla içtiği su ayrı gitmez bir samimiyet içerisinde görüntülenmişti.

Bu inanılmaz bir başarıydı ve Amerika''da bile ses getirdi.

Amerika''ya giden bir arkadaşım, meşhur mısır gevreği firmalarından birinin mısır gevreği yeme alışkanlığını desteklemek için çıkarmış olduğu aylık bir dergide o fotoğrafı görmüş ve gelirken dergiyi de yanında getirmişti.

Belki inanmayacaksınız ama, Amerika gibi büyük bir ülkede çıkan o muhteşem mısır gevreği dergisi, bir tam sayfasının altıda birini o fotoğrafa ayırmıştı.

Fotoğrafın hemen yanında bir Moğol askerinin, bir Zaire yerlisinin, bir Bavyera köylüsünün, bir Şilili futbolcunun ve bir Avustralya kangurusunun Amerikan Başkanıyla çekilmiş fotoğrafları da yan yana, üst üste sıralanmıştı.

Hepsinin altına da boydan boya şu ibare yazılmıştı:

"Başkanın fanatik hayranları..."

Ertuğrul Beyin bu fotoğraftan haberi oldu mu, doğrusu bilmiyorum!

Eğer olmamışsa, bendeki nüshadan bir fotokopi çektirip kendisine takdim edebilirim.

Aslını veremem; çünkü benim için çok önemli!

Bu ülke insanının çizdiği zafer tablolarından biri olarak son nefesimi verinceye kadar gözüm gibi saklayacağım o mümtaz hatırayı!

Bunun için şerefim üzerine söz veriyorum.

Ama belki Kültür Bakanlığı o Amerikan mısır gevreği dergisinin telif haklarını alarak her kütüphaneye bir nüsha düşecek adette bir tıpkı basım olayı gerçekleştirebilir.

Böyle önemli milli vesikaların birer örneği vatandaşa dağıtılsa eşsiz bir vatan hizmeti yapılmış olmaz mı?

Aynı şey Tony Blair''in başbakanımıza "Dear Bülent" diyerekten pek bir samimi olduğu nadide mektup için de düşünülebilir.

Tıpkı basımı yapılarak çoğaltılmak üzere sayın başbakandan bu mektup rica edilse, sanıyorum seve seve verirler kendileri.

Rahşan Hanımın da böyle faideli bir işe hayır diyeceğini hiç zannetmiyorum.

Hem hayır bile dese bu işe bir çözüm bulunabilir.

Bu kadar samimiyetten sonra, hitap kısmında "Dear Bülent and Dear Rahşan" yazılı yeni bir mektup göndermesi de rica edilebilir Tony Blair''den gerekirse.

Can arkadaşı Bülent''ten böyle küçücük bir şeyi esirgeyecek değil ya!..


25 yıl önce
"Dear Bülent" Olayı
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak