|
Eksik olmayın!
Türkiye'de başarı çok ucuz... Bu yüzden hiç kimse kendini daha fazlası için zora sokmuyor, vasatı aşabilmek adına en ufak bir çaba sarfetmiyor.

“Bugünlerde ne okuyorsunuz?" diye sordular, başını bile kaldırmadan “Yazdıklarımı..." dedi.

“Müptelâ-yı derd olan dîller devâdan geçtiler/ Neş'eden âteşlenen neyler nevâdan geçtiler/ Yasemenler, lâleler, güller, çemenler, jaleler/ Handeler, demler, terennümler sabâdan geçtiler." Şükrü Şenozan'ın bestelediği bu Suzinak şarkının yazık ki güftekârı bilinmiyor. 'Jale' kelimesini yadırgayanlar olabilir; aslında Farsça kökenli 'gece yağan ve yapraklara konan çiğ, kırağı' anlamına gelen bir kelime o. Ayrıca 'dîl' kelimesi gönül, 'nevâ' ses, ahenk, nağme ve 'sabâ' da sabahleyin gün doğusundan esen hafif ve yumuşak rüzgâr anlamına geliyor. Nevâ ve Sabâ aynı zamanda Türk musikisinde birer makâmın adı, bunlara da atıf var. Zahmet edip anlamını bilmediğimiz kelimeleri yerlerine koyarak yeniden okuyalım, inceliği göreceğiz. Eserinin altına adını yazmaya bile tenezzülü olmayan nasıl içli, nasıl incelikli sanatkârlar gelip geçmiş bu topraklardan bilelim de, öyle fazla havaya filan girmeyelim diye burada kayda geçiriyorum.

İki tekerlekli bisiklet ile üç tekerlekli bisiklet arasındaki farka 'denge' diyoruz. İnsan çocukluk yaşlarını aşınca dengesini daha kolay kurar hale geliyor olmalı ki, üçüncü tekerleğe ihtiyaç kalmıyor. İstisnaları bir yana bırakırsak, koca koca adamlar olarak birçoğumuzun maalesef hâlâ zihinsel anlamda üç tekerlekli bisiklete muhtaçlığımız devam ediyor.

Bu devre özgü, 'okuyup okuyup hiç anlamamak' diye bir hal var. Bu hali yaşayanlar, kahir ekseriyetle, bunun ne tür bir arıza olduğunun üstünde hiç durmadan, aynı şeyleri 'okuyup anlama' ihtimali yüksek kalabalıklar içinde bu hallerini hiç sıkıntı duymadan yüksek sesle dile getirebiliyor. Buna da medenî cesaret denebilir mi, doğrusu emin değilim!

“Mesele budur, bilmem anlatabildim mi?" diye bitirdi sözlerini profesör. “Bilmem anlayabildim mi? Benim için de asıl mesele budur?" diye geçirdi içinden öğrenci.

Şehirler acayip yapılaştı, etrafta çiftlik yapacak arazi yok, çiftlik yoksa çiftlik hayvanı da yok, çiftlik hayvanı yoksa samanlık da yok, samanlık yoksa seyran da yok, o zaman iki gönül neden bir olsun kardeşim!

Sessizce yutkunduğunda içinde bir çağ kapanıp, yeni bir çağ açılan insanlar da var.

Yoğun ve yorucu bir mesainin ardından bazen 'psikiyatr'ın da, kanepeye rahatça uzanarak ipini koparmış hikayeler anlatan hastasının yerinde olmak istemediğini mi sanıyorsunuz?

Hesabı istemek için sesini küçük bir miktar yükselttiğinde, mahcup bir insan için garsonun o sesi duymama ihtimali ne büyük risktir bilir misiniz?

Kurulduğu saatte çalmayı bir türlü beceremeyen bir çalar saat gibi ayarsız yaşar bazı insanlar, onlardan herhangi bir başka şeyi doğru şekilde yapabilmelerini zaten hiç bekleyen yoktur.

“Eksik olma!" dedi biri. Çok mutlu oldu diğeri, bu hayatı boyunca duyduğu en güzel şeydi.

“Her insan" dedi meczup, “hayat denen bu uzun hikayeyi eksik bırakmamak için doğar"
#meczup
#hayat
#şehir
8 yıl önce
Eksik olmayın!
Giuliano-Dirar ortak yapımı
Suriye’de seçimler fıkra değil gerçek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’