|
Şeritleri kim topluyor?

Hep akşam erken gelmiş ve hava karardığı için oyunumuz yarım kalmış gibi bir ruh hali içindeyiz. Biz evlerimize girince oyun bütün o yarım bırakılmışlığıyla sokakta tek başına kalacak, önce bir iki içini çekecek, sonra kendini tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlayacak arkamızdan sanki. Kabul edemesek de büyüdük artık hepimiz. Bir vakit geldi, akşam olunca girdiğimiz o evlerden bir daha hiç çıkamadık ve oyun orada öylece bizi beklemeye devam etti hep. Büyüdük ve içimizde hep o kekre his; sanki akşam erken gelmiş ve oyun yarım kalmış. Gerçek şu ki, yarım kalan o oyunun ikinci yarısı bizdik! Ve oyun gibi bizler de hep yarım kaldık!



Yaşadıkça öyle çok şey birikiyor ki insanın içinde, ne söylemeye mecal, ne yaşamaya ömür yeter!



“Aklım fikrim yâr eyledim ben bana/ Öğüt verdim deli gönül almadı/ Bir kileciği var, almış eline/ Dünyayı içine koydum dolmadı” diyor hayretinden Kul Himmet.



Yol işaretçileri her gün akşama kadar uğraşıp yola kilometrelerce devam eden sarı şeritler çiziyor, fakat sabah geldiklerinde şeritlerin yerinde yeller estiğini görüyorlardı. Neden sonra durum anlaşıldı: Garip bir adam ipi bir yumağa dolar gibi, gece boyunca yürüyüp kilometrelerce uzunluktaki şeritleri eline doluyor, gün ışımaya başlayınca sırra kadem basıyordu.



“Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak/ Ne çıkar ateşböceği sansalar beni” diyor Rabindranath Tagore içi içine sığmayan şiirinde.



Seneler boyunca cevabını arayıp, bulduğu anda kaçıp giden sorular da var.



Bir de şunu düşünün; sıfırla çarpılmayı bekleyen sekiz haneli bir sayı ne hisseder?



“Uçamadığımızı nereden biliyorsunuz ki, hiç denediniz mi?” dedi isyan eden yavru devekuşu. Şaşkınlıkla birbirlerine baktı oradaki bütün devekuşları.



Rüyamda bir filmin imdb'ye girip benim ismimi sorguladığını gördüm, izleyici puanımı beğenmediği için kendini bana seyrettirmedi!



“Tanımadığım bir çocuk bulutların üstünde seke seke koşuyor, bir yandan da neşeli kahkahalar atıyordu. Sonra aniden büyük bir gürültüyle şimşek çaktı, tam o anda şimşeğin sesinden uyandım” dedi rüya.



Kuzular çok gürültücü olduğu için geceleri uyuyabilmek için kayan yıldızları sayıyorum ben!



Sanki okunup bir köşeye bırakılmış bir kitap gibiydi, içinde insanlara söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştı.



Denizlerde gelgit dediğimiz olay tam olarak nerede biter; 'gel' de mi, yoksa 'git' de mi? Hafife almayın, bu dünya için pek çok şeyi değiştirebilir!



İstediğin kadar tut kendini, bir gün mecburen bırakacaksın. Bırakacak ve yaşayacaksın. Yaşayacak ve istesen de istemesen de dünyanın hamuruna karışacaksın. Üstelik girdiğin her imtihanda sorular hep buradan çıkacak!



“Yaptıklarından pişman mısın?” diye sordular, “Yapmadıklarımdan olduğu kadar değil!” dedi.



“Sen hele kirinden nedamet getir” dedi meczup, “kim O'nun ağarttığından daha temiz olabilir?”


#Yol işaretçileri
#Meczup
8 yıl önce
Şeritleri kim topluyor?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi