|
Fikirler buharlaşır mı?

Benim bildiğim, bu fikir denen şey asla buharlaşmaz.

Belki değişebilir ama kesinlikle ortadan kalkmaz; biz yaşadığımız sürece o da bizim kafamızın içinde yaşar.

Bu nedenle ömrümüzün bir anını bile fikirsiz geçiremeyiz.

Kalkıp "Ben bu öğleden sonrayı fikirsiz geçirdim" cümlesini kurarsak, gerçeğe ihanet etmiş oluruz.

Çünkü insan olmanın temel kurallarından biri de, hiçbir öğleden sonrayı fikirsiz geçirmemektir.

Elimizde olmadan sürekli düşünürüz.

Ve yaptığımız her işte de bu fikirlerimizin izleri vardır.

Kafamızın içinde fikirler taşımadan yaşayabilseydik; süt olmadan yoğurt yapabilmekle eşdeğerde bir başarıya imza atmış olurduk.

Ama bunların ikisi de imkansız, bunu biliyoruz.

İmkansız olan bir başka şey daha var; o da kafalarımızın içinde taşımakta olduğumuz fikirlerin birbirinin tıpatıp aynı olması...

Epeyce karmaşık bir topluluğuz aslında; hepimiz kafalarımızın içinde fikirler taşıyor olmakla birbirimize benziyor, ama yine o fikirlerin içerikleriyle birbirimizden ayrılıyoruz.

Kafamızın içindeki fikirler, bizleri farklı ideolojileri doğrulamaya, farklı dinlere inanmaya, farklı sosyal projeleri desteklemeye itebiliyor.

Esasen bizi bir topluluk yapan ve aramızda "sosyal" bir şeyler yaşanmasını sağlayan da işte bu farklılıklarımız.

Hepimiz farklılığımızı bir şekilde ortaya koyuyoruz ve bunu yapmaya ihtiyacımız var.

Bu şekilde kendimizi gerçekleştirmek bizim en tabii hakkımız.

Peki çatışma denen şey nereden çıkıyor?

Çatışma; aramızdan birilerinin ihtiraslarına gem vuramayıp kendilerini ve kafalarının içindekileri mutlaklaştırmaya çalışmasıyla ortaya çıkıyor.

Onlar, bütün kafaların kendi kafaları gibi olmasını ya da kendi kafaları gibi olmayan kafaların sosyal süreçlerden bütünüyle çekilmesini istiyorlar.

Bunun için sosyal dengeleri ve etik yapıyı bozmayı bile göze alıyorlar.

İnsanların tamamının kendileriyle aynı şeyi düşünmesini, kendileri neye inanıyorsa ona kayıtsız şartsız inanılmasını ve herkesin kafa düzeninin birbirinin aynı olmasını istiyorlar.

Böyle yaparak kendi fikirlerini, ideolojilerini ve inançlarını mutlaklaştırmayı hedefliyorlar.

********

Geçtiğimiz günlerde bazı ''gazeteci'' arkadaşların sarı basın kartı başvurularının, başları örtülü olduğu gerekçesiyle geri çevrildiğini öğrendik.

Yapılan mini sorgulamadan çıkan sonuca göre, bu arkadaşlarımızın başlarını "ideolojik" gerekçelerle örttükleri ve bu durumun mesleğin gerektirdiği "objektivite"ye engel teşkil edeceği düşünülüyor.

Bu mantık bugünlerde sıkça rastladığımız bir mantık...

Ama ben ne kadar sık dile getirilirse getirilsin, yine de bu mantığı komik bulmakta ısrar ediyor ve hiç de tarzım olmayan bu yazıyı da, bu mantığın sahiplerine hediye ediyorum.

Okuduklarında oldukça "ideolojik" bulacaklar ve esasen benim istediğim de tam olarak bu!

Bizler henüz kafalarımızı boşaltmanın ve fikirlerimizi buharlaştırmanın bir yolunu bulamadık; biliyorlarsa lütfedip bize de söylesinler!

Yoksa kafamızın içi hep böyle dolu olacak!

25 yıl önce
Fikirler buharlaşır mı?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’