|
Hayır, üstümüz çürük!..

Toprak sarsıldı, insanlar sarsıldı, dünyadaki herkes sarsıldı, ama sizin hacıyatmaz ruhlarınız zerre kadar sarsılmadı değil mi?

Hâlâ gözlerimizin içine baka baka yalanlar uyduruyorsunuz!

Hâlâ çıkamıyor o alışkın olmayan dudaklarınızın arasından yaralı gerçek.

Kırk bin kere öldük de önünüzde, yine yumuşamadı kendinizle doldurduğunuz o taş kalpleriniz.

Dünyayı sarstık da acılarımızla, bir tek sizin sağır vicdanlarınızı sızlatamadık.

Nasıl bir yüzünüz var ki sizin, hâlâ bakabiliyorsunuz acının kırk bin haritası kazınmış yüzlerimize?

Nasıl bir ritmi var ki kalplerinizin, uymuyor derin sükunetimizin ağır temposuna?

Nasıl bir tutuşla tuttunuz ki yakamızdan, kurtulamadık dört nesil boyu o kaba ellerinizden?

Kara bir tarih tutanağı gibi tekerrür edip duran sözleriniz midelerimizi bulandırıyor artık.

Artık sizden de, pişkin varlıklarınızdan da, geveleyip durduğunuz o yalan tekerlemelerden de sıkıldık.

Ne zaman susacaksınız, ne zaman kapatacaksınız o uğursuz çenelerinizi!

Ne zaman çekileceksiniz bu ülkenin yolundan?

Dünyalarımızı kararttı belki bu depremin sarsıntısı; ama şunu bilin, gözlerimizi de açtı.

Artık bütün çıplaklığınızla, bütün yanar dönerliğinizle ve bütün işe yaramaz çirkinliğinizle birlikte görüyoruz cüsselerinizi.

Boşuna yuvarlamayın laf topaklarınızı aramızda, artık iliklerinize kadar biliyoruz sizi.

Biliyoruz hiçbir fay hattının sizin kırdığınız kadar kıramayacağını bizi!

İşte fikrimizi yüzünüze söylüyoruz yüksek sesle; bu toprağın bütün öfkeli sarsılmaları, bütün umarsız kırılmaları ve bütün şiddetli sancılanmaları sizin eserinizdir.

Öyle ipe sapa gelmez binalar kurdunuz ki üstüne, taşıyamadı bu topraklar utançlarından bu binaları.

Öylesine sağalttınız ki toprağın anlamını, çiçek vermez oldu yediverenler bile.

Ve işte şimdi kederinden 7.8 şiddetinde hıçkırıyor o toprak, üstüne kırk bin can basarak dağlayabiliyor ancak yarasını.

Yine de utandıramıyor sizi!

Ama bu defa her şey farklı; biz sizin yerinize de utanıyoruz artık.

Biz sizin bedelinizi de ödüyoruz.

Allah''ın verdiği nimetlere şükretmeyi öğrendiğimiz gibi öğrendik acılara da sabretmeyi.

Ve acılara sabretmeyi öğrendiğimiz gibi öğrendik sizlerden iğrenmeyi.

Ne kağıttan şatolarınız etkiliyor artık bizi, ne sahte böbürlenmeleriniz güdük cüsselerinizle.

Gönüllerimizden sonra kulaklarımızı da kapadık içi boş tekerlemelerinize.

Siz gölgelerinizle konuşadururken habire; biz sadece birbirimize bakıyor, birbirimizin elinden tutuyoruz aşkla ve şevkle.

Yerkabuğuyla barışmanın yollarını soruyoruz en samimi meraklarla birbirimize.

Çünkü bu sarsıntının yankısı düştü bu defa ta içimize.

Gördük ki bütün krallar çıplak!..

Sadece krallar değil üstelik, bu defa soytarılar da çıplak!..


25 yıl önce
default-profile-img
Hayır, üstümüz çürük!..
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti