|
Her on kişinin onbirincisi

"Ben kimim?” diye yola çıkıp, nice uzun zamandan ve nice çileli maceradan sonra “Ben de kim?” diyerek kaybolurlarmış kendi sırlı seyahatlerinin içinde evvel zaman seyyahları. Bizim seyahatlerimizse “ben” dediğimiz zindanın içinde mahpus kalmış durumda. Ne yapsak olmuyor, kendimizi kendimizden çözüp bir türlü bu esaretin dışına çıkamıyoruz!



Nereye gittiğine dair hiçbir fikrin yoksa senin yolun hiç bitmez, hayat böyle!



Telefonuyla hiç durmadan etrafındakilere konumunu bildiren insanlar, gerçekten orada mısınız?



Sözünü keserek, “Neden sürekli konuşup duruyorsun?” diye sordu canına tak etmiş olan. “Çünkü söylenemeyecek kadar önemli hiçbir şeyim yok!” dedi tükenmiş olan.



Cevabı sessizlikle verilen bazı sorular ki, geri dönerek bir ok gibi soranın göğsüne saplanıyor!



“Sabundan bir dili vardı/ Sözcükleri yıkar, sonra susardı” diyor bir şiirinde Federico Garcia Lorca.



Hayatının bir anında, “Kelimeler boğazımda düğümleniyor” demesini gerektirecek herhangi bir şey yaşamış olan bütün insanlar, dünyanın en iyi şairleriyle esastan kafiyelidir.



Hatırından habersizce çıkıp giderler diye okuduğu bazı mısraların ucuna kimseye sezdirmeden küçük küçük düğümler atıyordu.



“Biliyor musun twitter önümüzdeki yıl 140 karakter sınırını, 130'a çekecekmiş. Bir sonraki yıl 10 karakter daha eksiltecek, bu böyle onar onar eksilerek devam edecekmiş. Benim hesabıma göre 15 yıl sonra karakter sayısı sıfırlanıyor!” dedi biri. “Nasıl yani?” diye sordu diğeri, “Bir daha hiç konuşamayacak mıyız yani?”



Artık zahmet edip pencereye kadar yürümenize gerek yok: 'HAYAT' yazıp filanca numaraya gönderin, size anında dünyanın hangi mevsimde olduğunu bildirelim!



Gün gelecek vadesi dolan bütün insanları kasvetli törenlerle kendi telefonlarına gömecekler!



Metroda her on kişiden dokuzu telefonunu kurcalıyor; demek onuncunun şarjı bitik!



“Haydi itiraf edin!” dedi Joker sırıtarak, “Çoğunuz cennette internet bağlantısı var mı diye merak etmeye başladınız!”



Uykularında parmak uçlarıyla harfleri arayanlar var, rüyalarına izinsiz giren bir grup anarşist emoji onlarla fena halde dalga geçiyor.



“Yapı olarak bu işe hiç uygun biri değilim ben!” diye söylendi siyah klavye. “Evet, ben de!” dedi beyaz klavye, “insanların bana dokunmasından nefret ediyorum!”



Bilmem farkında mıyız; doğal hayatı korumak adına sosyal medyada yürütülen dokunmatik faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gereken fazla enerjiyi de, doğal hayatı hiç umursamayan enerji firmaları üretiyor!



Her gün yaşamak başlığı altında büyük bir ciddiyetle kendimizi gülünç duruma düşürecek bin bir türlü şey yapıyoruz!



“Ey gül sükûta varmayı emreyle bülbüle/ Gülşende mest ü zevk olan ahbâb uyanmasın” diyor Yahya Kemal merhum, daha ziyade “Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın” şeklindeki ilk mısraı ile anılan 'Çubuklu Gazeli'nde...



Nice tufanları içine çekip sakinleştiren, kasırgalardan günışığı damıtan insanlar da var.



“Arada bir sükût et ki,” dedi meczup, “kelimeler anlamlarının yankısını işitebilsin!”


#Federico Garcia Lorca
#Twitter
#Yahya Kemal
#Çubuklu Gazeli
7 yıl önce
Her on kişinin onbirincisi
Başbakan"a sunulan Pollmark anketi
Ya Yeniden Kuruluş, ya dağılıp yok olma
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…