|
Hiç hayatımız kalmıyor!

Önce Amerika Irak''a çullandı, öncekine benzemeyen ve neredeyse sonrası kalmayan bir ülke haline getirdi orayı. Şimdi Rusya, Kafkaslarda başka bir oyun oynuyor. Irak''tan ve Gürcistan''dan dünyaya geçilen fotoğraflarda kanadı kırılmış kuşlar gibi çırpınan insanlar var. Kanın, şiddetin, güç kavgalarının, kirli planların, gözü dönmüş stratejilerin, hain provokasyonların, zihinlere kurulan tuzakların beraberce kemirdiği şey hayat! Yukarıda oynanan oyunlar büyüdükçe, bizim hayatlarımız küçülüyor.

Zaman akıp giderken bir şey oluyor, döngü durduruluyor, aynaların sırları dökülüveriyor. Görüyoruz ki biz bunca zaman öfkelerimizle, ihtiraslarımızla, duygularımızla, ideallerimizle, değer yargılarımızla, kaygılarımızla, geceleri pençeleyerek çilelerden damıttığımız düşüncelerimizle aslında kocaman bir yalana figüranlık edip durmuşuz. Hayat diye yaşadığımız şey meğer gerçek hayatın üstünü örtüyormuş. Kendimizi inşa ettiğimizi zannederken aslında yalanla dolduruyormuşuz sadece zihnimizi.

Bu kadar zaman sonra durup etrafı dinlerken, uzağa ve yakına dikkatle bakarken yaşadıklarımızın gerçek yüzünün bu kadar karanlık olduğunu fark etmek çok acı! Biz başka şeylere bakarken, baktırılırken, hayatın, sadece yalın bir insan, insan gibi bir insan olarak içine sığınabileceğimiz hayatın neredeyse hiç kalmayacak kadar kemirilmiş olduğunu fark etmek çok kahredici!

Ülke diye bir parantez içinde tanımlamıştık biz hep kendimizi. Şimdi anlıyoruz ki ülke dediğimiz şey aslında birilerinin tiksinti verici kumpanyası... Dünya içindi bütün hayallerimiz, ama bizim dünya dediğimiz şey sadece sırıtkan maskelerini gördüğümüz zalimlerin ipini çekip çevirdikleri bir topaç...

Ne yapacağız ey hayatsızlık yoksulu sessiz çoğunluk! Ne ülkemiz, ne bir gezegenimiz var bizim. Sadece üstümüze bombalar düştüğünde acılarımızla haber olabiliyoruz biz. Füze kalkanlarıyla donatılan, nükleer cenderelere alınan, düğmelere basılarak bozuk para gibi harcanan dolgu maddeleriyiz.

Bu zamanda sıradan insan olmakla insan olmak aynı şey... Olmakla olmamak da... Hepimiz fikri sorulmayan figüranlarız bu oyunda... Üstelik bizim paramızla, bizim duygularımızla, bizim ideallerimizle, bizim hayallerimizle finanse ediliyor bütün bu maskaralık.

Hiç hayatımız kalmıyor diye haykırıyorum, kulağınızı verin! Hiç bakmadığınız, hiç gözetmediğiniz, hiç esirgemediğiniz, hiç sahip çıkmadığınız hayatınız bitti bitiyor! Nerede yaşayacağız, kim olacağız, bütün bu günlerin içini neyle dolduracağız?

Bütün oltalara geldik, bütün zokaları yuttuk, bütün tuzaklara düştük, bütün akıntılara kapıldık ve görüyorsunuz bittik, neredeyse hiç kalmadık. Bu oyunun yeni perdelerinde bize haysiyetli bir rol yok. Dekoratif bir varlığımız olacak hepsi hepsi. Cep telefonlarımızın tuşlarıyla oynayarak, kendimizi indirimli satışlara vurarak, hafta sonu ne yapacağımızı gazetelerden öğrenerek hayatımızı sonuna kadar kemirilmekten kurtarabilir miyiz hiç?

Hayat kemiriliyor, insanlık çözülüyor, gerçek yalanla değiştiriliyor, bitmeyecek mi artık bu ruh mahmurluğumuz?

16 yıl önce
Hiç hayatımız kalmıyor!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi