Neden yazılır bir şiir
Neden okunur bunca yazı
Çünkü nasıl aşılabilir başkaca
İnsanın karmaşıklığı"(1)
Kalem, insanlık ormanının ortasında küçük patikalar bulur kendine. Orman öylesine sık ağaçlarla kaplıdır ki; bilmez aslında kalem, izlediği patikaların nereye gittiğini. Ama etraf orman olunca, hem de bu kadar sık bir orman olunca, aslolan da yürümektir zaten kalem için.
Çünkü yürümek yaşamaktır aslında. Ve aslında yaşamak da, bir çeşit kaybolmaktır sık ağaçlarla kaplı bir ormanda.
İnsan nasıl bir karmaşadır. Hayat nasıl bir didişmedir. Günler nasıl bir değirmende döner. Yalnızlık nasıl bir uğultudur. Nasıl döner geriye dilimizin ucuna kadar gelen kelimeler. Nasıl çınlar kulaklar bu suskunluklar çağında. Nasıl kaçılır bu saklambaçtan. Aranan taze kan nasıl bulunur. Nasıl çağırılır göçmen kuşlar geriye. Nasıl göçedilir kara kıştan bahara. Sevdalar nasıl saklanır geleceğe. Nasıl silinir acının kara çiçekleri naif gergeflerden. Nasıl bir çalkalanmaktır yaşamak. Nasıl bir karmaşadır insan.
Peki neden yerlerinde değil bu soruların soru işaretleri?
Bulduğumuz şey, daha önce kaybettiğimiz şeydir. Hatırladığımız şey, daha önce unuttuğumuz... Geldiğimiz yol, daha önce gittiğimiz yoldur. İtiraf ettiğimiz gerçeği, daha önce saklamışızdır. Bugün giydiğimiz her elbiseyi, dün çıkarmışızdır. Pişmanlık, yapmadan duramadığımız bir hatanın sızısı olarak düşer içimize. Bir kez kendimizi güvende hissetmişsek, hep korkarız sonra kaybetmekten.
Ayakta durmuş olmasak, yıkılmazdık. Daha önce düşmesek, ayağa kalkamazdık. Eskimemiz, vaktiyle yeni olmamızdandır. Büyümemiz, önce küçük olmamızdan... Böyleyiz biz; cevap gibi karmaşık sorularız. Soru işaretlerimiz düşmüş!
Dışımızda bir hayat ırmağı akar, içimizde bir başka hayat ırmağı. Kalem, terkedilmiş bir savaş alanında bekler kanlı bir kılıç gibi. Çıkarmasak saplandığı yerden, kirlenmeyecektir aslında ellerimiz. Ama tertemiz eller, taşır mı hiç kirli bedenleri?
Çekip çıkarılacaktır yerinden ve en çok yine bizim boynumuzu vuracaktır kargaşada.
Savaş budur!
Yazı budur!
Hayat.. tastamam budur!
"Bir anlayan olsa anlatırdık gözyaşını da
Hem o zaman gözyaşı bile kınanırdı
Hüzün de kınanırdı, yalnızlık da
Ama çoğumuz bunları yazdı
Şiirde, romanda, öyküde yazdı
Örneğin bir roman güzelse biraz
O roman baştan sona bakımsızdı.
Ve her şey
Bir yudum su içip başını yastığa koyan bir hasta gibi kaldı."(2)
(1) İçindeki Sessiz Parlaklık/Edip Cansever
(2) Kaç Kişiydik/Edip Cansever