|
Kayığın dibi delik

İnsanlığın surat astığı ya da sırıttığı fotoğraflar arttı; hüzünlü bakışlar ve tatlı tebessümler azaldıkça azaldı. Çatışma kültürü tavan yaptı; tahammül neredeyse hiç kalmadı. Dizginlenemeyen ihtiraslar, dindirilemeyen arzular, doyurulamayan açlıklar hepimizi yavaş yavaş ele geçiriyor; tevekkül neydi, kanaat nasıl bir şeydi, hatırlayanımız pek az. Kendimize boş vakitler ayarlayabilmek için her şeyi otomatiğe bağladık; biriktirdiğimiz o boş vakitleri vakti boşa harcayarak geçiriyoruz. Dijital hayatlarımız çok hareketli; gerçek hayatlarımız kurumuş birer kuyu... Hepimiz aynı şeyleri konuşup duruyoruz ama aynı dertten muzdarip değiliz gerçekte hiçbirimiz. Çok meşgulüz her zaman görünüşte; ama işgal altında hayatlarımız daha çok.


Mesnevî’den bir kıssa, hepimize bir hisse: “Vaktiyle birisi vardı; gönlü aşkla, yanışla dolu idi. Gündüzleri eline bir fener alır, çarşıda pazarda gezip dolaşırdı. Boşboğaz biri ona dedi ki: “Böyle güpegündüz elinde bir fenerle, her dükkanda ne arıyorsun? Mumla, fenerle gün ışığında ne arıyorsun? İnsanlarla alay mı ediyorsun?” O adam da “Her tarafta ilahî nefesle diri olan gerçek adamı, daha doğrusu gönlü ilahî marifetle dolu bir insanı arıyorum!” diye cevap verdi. “Böyle bir adam var mı?” Bu sözü duyan birisi dedi ki: “Ey hür bilgin! Görmüyor musun; bu çarşı, bu pazar adamlarla dolu?” Elinde fener olan adam: “Ben” dedi, “İki yol ağzı caddede; hiddetlendiği, öfkelendiği zaman, hırsa ve şehvete kapıldığı vakit kendine hakim olan, nefsanî isteklerini yenen kişiyi arıyorum!”

Hayat teğet geçip gidiyor sanki insanın, insanların, insancıkların yanı başından.

“Dün neredeydin?” diye sordu biri. “Asıl bugün neredeyim?” diye geçirdi içinden diğeri.

Dünya çok kalabalıktı belki ama içi çok tenhaydı; o kadar tenhaydı ki içi, iğne atsa yere düşerdi.

“Bir pencere yeter bana bir tek pencere/ Bilince ve bakışa ve suskunluğa/ İşte öylesine boy atmış ki ceviz fidanı/ Anlatabilir artık genç yapraklarına tüm bir duvarı” diyor Füruğ Ferruhzad ‘Pencere’ başlıklı şiirinde.

Bazı insanlar penceresini de alıp gidiyor giderken; belki hiç kimse oradan onun gibi bakmayacağı için.

Ölüm, bütün bakışların bir noktaya sabitlendiği yer...

Bütün bir dünü, bugün hiç hatırlamadığın bir şeye harcadıysan elde sıfır kalakalırsın, hayat böyle!

“Dün hayatımı değiştirecek bir fikir geldi aklıma” dedi adam. “Neymiş?” diye sordu kadın. “Not almamışım!” dedi ellerini iki yana açarak adam.

Bir de şunu düşünün; her yerde aradığı halde hedefini bulamayan ok ne hisseder?

Galiba doğru şeyleri unutuyor ve yanlış şeyleri hep hatırlıyoruz. Elimizde doğru dürüst bir şey kalmadığına göre öyle olmalı. Öyle olmasa bu kadar öz doğru ve bu kadar çok yanlışla devam ediyor olmazdık yola. Bir şeyler yanlış gidiyor olmalı içimizde.

“Kayığının su aldığından bihaber” dedi meczup, “kan ter içinde habire kürek çeker!”

#İnsanlık
#Fotoğraflar
#Mesnevi
7 yıl önce
Kayığın dibi delik
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi