|
Neden olmuyor?

Fikretme hali, esasen, başına buyruk olmakla tavını, demini, maksadını bulan bir haldir. Diyebiliriz ki o insaniyetin yalın halidir. Fikri ırgalayacak her nevi kirden, pasaktan, çapaktan, yalınlığı giderecek bilumum takı ve ilavelerden ârî olmayı gerektirir. Üstelik bu tartışmaya açık bir konu da değildir. Fikretmeye soyunmuş nice babayiğit, dünyanın takılı ve ilaveli hallerinden kâfi miktarda soyunamadığı için yalın halini bir türlü giyinememiş, elinde olmadan düşüncesizlik diyarına rücû etmek mecburiyetinde kalmıştır. Çünkü her türlü takı ve ilave takıntısı, düşünme halini nâkıs hale getirmekte, sakatlamaktadır.



“Hikmet, bu alemin olaylarına, onun üstüne çıkarak mütevazı bir şekilde bakmak, aralarındaki iç ahengi sezmek, aşk ile realitenin derinliğine nüfuz etmektir. Bu anlamda bir şair, bir hakim, bir mutasavvıf ve veli, alimden çok derin olarak realiteye ulaşabilir. Kim iddia edebilir ki bugün Einstein, Mevlana'dan daha çok tabiat sırlarına erişmiştir.” diyerek bir eğriyi adamakıllı doğrultuyor Oğuzcuğum Atay, Bir Bilim Adamının Romanı'nda.



Modernliğin insanın varoluş hikmetini kavramak gibi bir derdi yok, hiçbir zaman da olmadı. Bu, modernliği kabul edilemez kılan en temel sebep...



İnsanı salt sosyal alanın bir parçası, ekonomik döngünün basit bir unsuru gibi gören yeni dünya, insanın kendi varlık hikmetini aramaya yönelebileceği her türlü tenhalık ihtimalinin üstünü çizmiş, kendiyle konuşan insanı en başta mahkum etmiştir.



Bu yeni dünyada insan, sosyal düzenin bir işçisi, üretim çarkının bir dişlisi ve tüketim ateşinin odunu olmakla yükümlüdür. Ruhsal ihtiyaçların sebep olduğu her türlü arayış modern süreçleri aksatabileceği için hiçbir şekilde kabul edilemez, göze alınamaz.



Çünkü insanın içine yönelişi, modernliği var eden madde dininin temelini kökünden sarsabilecek duyguları açığa çıkarabilir. Yeni zamanların insanı, kendi başına düşünebilen, kendince hissedebilen bir yapıya asla sahip olmamalıdır. O, kendi yalnızlığından korkan, huzuru ancak sürüsünden ayrılmamakla elde edebileceğine inanan insandır. Çözülmesi gereken bilmeceleri sadece kitlesel döngünün içinden seçen insandır. Kendi gizlerine bakmayan, bakamayan, iç dünyasının sırlarına kapalı insandır.



“Bizler modern kültür içinde insanların ahmak olup olmadıklarının ölçüsünü zeka testlerinde buluyoruz. İnsanların teknoloji-yoğun bir hayatın işlerini yürütebilecek zeka seviyesinde olmaları bekleniyor ve yeterli sayılıyor. Hayatımızı zindan eden karmaşık aletlerin içinde çaresiz kalmadıysanız ahmak değilsiniz. Hele işleyen mekanizmanın kazanç getiren yollarını keşfedebilme becerisi gösterebiliyorsanız ahmaklıktan epeyi uzaklaşmış sayılıyorsunuz. İşte bu sebebe dayanılarak modern kültür içinde ahmak adamın yoksul adam anlamına geldiği söylenebiliyor. Modern görüşlü insanlar diyor ki aklı olsaydı parası olurdu.” diyor İsmet Özel, Tavşanın Randevusu ismini verdiği kitabında...




#Modernlik
#Fikir
#Modern kültür
#İsmet Özel
8 yıl önce
Neden olmuyor?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…