|
Nihayet TRT 2!

TRT 2’nin yayın hayatına geriye dönüşüne en çok sevinenlerden biri de herhalde benim. Geçmişte uzun yıllar boyunca en çok seyrettiğim kanal belki de TRT 2 olmuştur. Bunun sebebi büyük ölçüde sinemaydı. Paralı yayın platformları ardı ardına açılıp sinema seçeneklerinin arttığı tarihlere kadar, TRT 2’de yayınlanan filmler elimdeki en zengin kaynak hükmündeydi.



O tarihlerde film festivalleri ve çok cılız sinema-tek gösterimleri dışında Hollywood’un dışında kalan sinemaya ulaşmak pek mümkün değildi. Dünyanın her köşesinde bir çok film üretiliyor ama neredeyse bütün dünyada dağıtım tekeli de dev Amerikan film şirketlerinin kontrolünde olduğundan o filmler yine dünyanın hiçbir yerinde çok istisnai durumlar dışında seyircisine ulaşamıyordu. Televizyon yayınlarının başlaması başlangıç yıllarında bu durumu çok fazla değiştirmedi. Televizyon yönetimleri de filmlerini aynı dağıtım şirketlerinden alıyor ve yayınlıyordu. Dolayısıyla uzun yıllar, yüksek maliyetleri sebebiyle vizyona giren yeni filmleri bile izleyemedik, eski tarihli filmlerle idare ettik. Bu tekeli sistemli olarak ilk kıran seksenli yılların sonlarına doğru yayın hayatına başlayan TRT 2 oldu. Dünya sinemasının yıllarca özlemle beklediğimiz örneklerini, dünya festivallerinde ödül almış 7. sanat örneklerini haftada bir kaç gün farklı kuşaklarda TRT 2 ekranlarında hem de izleyebilir hale geldik ki, bu benim gibi sinema tutkunları için neredeyse sessiz bir devrim anlamı taşıyordu. Gösterilen filmlerin büyük bir kısmını gece yarılarına sarkan yayın saatlerine rağmen izledim, epeyce kısmını da o zamanın teknolojik imkanlarıyla video kasetlere kaydettim. Filmlerin öncesinde sonrasında yapılan söyleşileri takip ettim. Merakla bir sonraki gösterimleri bekledim. Muhtemel ki geçen zaman içinde başka hiçbir TV kanalıyla bu kadar samimi bir ilişki kurmadım daha sonra. TRT 2 yıllar boyunca sadece sinema için değil, kültürün ve sanatın her alanı için çok zengin fırsatlar sundu izleyicisine. Sonra gün geldi, frekansı başka bir kanala tahsis edilerek nedense pat diye son verildi TRT 2 yayınlarına. Sanıyorum 2010 yılıydı. Özel platformlar özel sinema paketleriyle yaygınlaşmış, internet üzerinden bu günkü kadar olmasa da farklı film seçeneklerine ulaşılabilir olmuştu ama hâlâ benim gibi sadık izleyicileri için TRT 2 çok önemli bir seyir mecraıydı. Hayal kırıklığına uğramadık desem yalan olur ama yapacak da bir şey yoktu.

O TRT 2 geçtiğimiz hafta yeniden yayın hayatına dönüverdi. Hem şaşırdık, hem sevindik. Güzel bir içerikle kültür ve sanat başlığı altında yerini bulan pek çok zengin programla kumanda tuşları arasında yeniden uğrak noktamız oldu. Sinema konusunda da parlak bir başlangıç yapıldı üstelik. Her akşam itinayla seçildiği çok belli film gösterimleri var. Semih Kaplanoğlu’nun Buğday, Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı, Asghar Ferhadi’nin Bir Ayrılık, Ruben Östlund’un Turist, Aleksey German Jr’ın Dovlatov’unu ardı ardına izleme imkanı bulduk. Sırada Mustafa Kara’nın Kalandar Soğuğu ve Jim Jarmusch’un Paterson’u var. Sağdan soldan film arama derdine düşmeden kendinizi böyle bir gösterim silsilesine bırakabilirsiniz rahatlıkla. Ayrıca harika belgeseller, dolu dolu sohbetler, hayata dair çok zengin programlar var. TRT’nin görsel estetik konusunda da önemli bir sıçrama noktası olacağı anlaşılıyor. Benzer bir gelişme TRT Belgesel’de de var.

Umuyorum ki reyting mantığına teslim olmuş yayın dünyamız için TRT 2 yeni bir fırsat olur ve örnek alınır. Emeği geçenlere teşekkür etmek, benim gibi yıllanmış TRT 2 seyircileri için bir borç... Hem içerik, hem görsel kalite açısından bu yayın çizgisi korunabilirse, toplumsal hayatımız adına çok önemli kazanımlar elde edilebilir. TRT 2’yi herkese gönül rahatlığıyla öneriyorum.

#TRT 2
#Sinema
#Kültür
#Sanat
#Nuri Bilge Ceylan
#Asghar Ferhadi
5 yıl önce
Nihayet TRT 2!
Tasavvuf"a kurulan ve tasavvuf"la kurulan tuzak
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim