|
Sami Selçuk"a teşekkür

Son zamanlarda üzerine ölü toprağı serpilmiş bir vaziyette varlığını sürdüren ülkemizden, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk''un dillendirdiği tonajda bir özgürlük ve demokrasi manifestosu beklemiyordum.

Böyle bir manifestoyu dinlemeye bile hazırlıklı olmadığımı itiraf etmeliyim.

Televizyon ekranlarından yükselen namuslu, cesur, derinlikli ve son derece kaliteli cümleleri duyduğumda; bunun, mevcut yargı sisteminin en tepesinde bulunan bir hukuk adamının konuşması olduğuna inanamadım.

Bu olsa olsa bir kamera şakası olabilirdi bana göre.

Son yıllarda haber bültenlerine görüntüleri düşen hukuk adamı tiplemeleri akla getirilirse, sözkonusu konuşmanın, yargının başındaki birine ait gerçek bir konuşma olabileceğine inanmamakla ne kadar normal davrandığımı herhalde sizler de takdir edersiniz.

Bu ülkede son zamanlarda kimi çevirip sorsanız, böylesi sıkı muhalefet cümlelerinin, (hem de devletin tam kadro olarak yığınak yaptığı bir ortamda) söylenmiş olabileceğine ihtimal vermezdi.

Çünkü hepimiz uzun bir zamandır midemizden konuşuyor ve bu ülkede midesinden konuşmayan bir tek kişinin kaldığına inanmıyorduk.

Sanırım yanıldık.

Bize bu sevimli yanılgı durumunu yaşatan Sayın Sami Selçuk''a toplum olarak birkaç adet teşekkür borçluyuz bana kalırsa.

Bunun nedenlerini de sıralayayım:

1.İçimizden hâlâ adam gibi adam çıkabileceği ve bu potansiyelin tamamen tükenmediği gerçeğini gözümüze soktuğu için...

2.Cesaret, onur ve vicdanın konjonktürel değerler olmadığını ve her durumda yaşatılabileceğini kanıtladığı için...

3.Bir hukuk adamının aynı anda hem felsefi derinliğe, hem doğru bir dile ve hem de komplekssiz bir kültüre sahip olabileceğini gösterdiği için...

4.Üzerine düşen aydın sorumluluğunun gereklerini yerine getirirken gösterdiği kararlı direnç için...

5.İçerden biri olarak, Türkiye''deki yargı sisteminin pratik aksaklıklarını ve teorik yanlışlıklarını ortaya seren kapsamlı özeleştirisi için...

6.Türkiye''nin kanayan yarası olan pekçok konuya getirdiği yeni açılımlar ve zenginlikler için...

7.Konuşmaktan vazgeçen bir ülkenin bireylerine aşıladığı taze özgüven için...

8.Bu ülkenin insanlarına, yani bizlere ve insani varlığımıza duyduğu güven için...

Bu maddelere yeni maddeler eklemek mümkün; ama bu listeyi daha fazla uzatmak yerine, enerjimizin bir kısmını da bu tarihsel manifestonun savunmasına harcamalıyız diye düşünüyorum.

Çünkü çok büyük ihtimalle Sami Selçuk''un sesi bastırılmak, söyledikleri unutturulmak istenecektir.

Çünkü Sami Selçuk''un sözleriyle yerle bir ettiği o çürük ve hantal yapı; o yapı sayesinde yolunu bulan asalak takımının son şansıdır.

Ayakta kalmak için onun bütün çürüklüklerine sımsıkı sarılacaklar ve ellerindeki bütün imkanları seferber ederek onu savunacaklardır.

Bu asalaklığın tabiatı gereği böyledir.

Sami Selçuk''a birinci Türkiye''nin arkasında olduğunu göstermeliyiz.

Sanırım teşekkürlerin en güzeli de bu olacaktır.

25 yıl önce
Sami Selçuk"a teşekkür
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi