|
Sinek gerçekten küçük müdür?
Yüzümdeki pis gülüşü artık kimselerden gizleyemeyeceğim, kitap fuarlarının epey bir zamandır bana kitabın 'toptancı hali' gibi görünmeye başladığını artık itiraf ediyorum.

Diğer bir itirafım da, mezkur fuarlarla ilgili en minik haberlerin dahi beni kitap okumaktan hızla soğuttuğudur, bu sebeple dönüp göz ucuyla bakasım gelmiyor!

Hem neden kitap yılda sadece iki hafta boyunca satılan bir şeymiş gibi her fuar açıldığında insanlarda kabına sığmaz bir kitap alma isteği uyanıyor öyle poşet poşet, hiç anlayamıyorum! Biri söylese de uyansa herkes; birbirimizi ezmeye filan gerek yok arkadaşlar, kitapçılarda her vakit satılık kitap bulunabiliyor! Yapılan indirimlere yol masrafını filan eklerseniz aynı paraya geliyor hem!

Bir de şu var: Hiç kimse yazarlarına kitaplarını imzalatmasa artık diyorum acizane. Bir kısım yazarlarda sırf bu imza günlerinin imajını çatma telaşı yüzünden, fuar renkleriyle uyumlu fular arama, kıyafet döktürme, saç ektirme, fön çektirme, yanında kek ve kurabiye götürme gibi tuhaf alametler belirdiği benim kulağıma kadar geliyor, düşünün artık!

Geçtiğimiz birkaç on yılı şairlere sorulan on sorudan dokuzunun “Neden şiir?” şeklinde olmasına gülerek geçirdik. Sıkı durun, şimdi “Neden olmasın?” diyen şairler geliyor!

Bazı şeyleri hangi sebeple yaptığımızı artık tamamen unuttuk mu, bana mı öyle geliyor?

Gidişata bakılırsa, biz kim olduğumuza karar veremeden insanları birbirinden ayıran farkların tamamı ortadan kalkacak ve herkes zaten birbirinin tıpkısının aynısı olacak!

“Bana kim olduğunu söyle, senin kim olmadığını anlayayım!” dedi bir muzip, karşısındakine gülerek.

“Batı: 'İşte ben buyum!' diye bağırıyor. 'Bana bakın! Dinleyin, acı çekmeyi ve sevmeyi bir tek ben biliyorum! Yalnız ben hem mutsuz, hem mutlu olabiliyorum! Ben! Ben! Ben!' Doğu ise kendisiyle ilgili tek bir kelime söylemez. Kendini, Tanrı'nın, doğanın, zamanın içinde tamamen kaybeder, kendini onlar içinde yeniden bulur. Her şeyi kendi içinde keşfetmesini bilir” diyor Andrey Tarkovski, harika kitabı 'Mühürlenmiş Zaman'da.

Batı ve Doğu, aslında insanın da iki zıt yönü aynı zamanda!

Geçen yüzyıldan bu yana Doğulular adeta her gün türlü halleriyle Batı'nın ilmini, fennini alıp ahlakını almamamın mümkün olmadığını ispat ediyor. Şimdi Batılılar aynı kolaylıkla her gün Doğu'nun petrolünü, enerjisini, madenlerini alıp mültecilerini almamanın mümkün olduğunu dünyaya gösteriyor. Neyse ki bugün biz Doğulular, geçen yüzyılı bir fiyaskoyla boşa harcadığımızın az çok farkındayız artık. Ama verdikleri mağrur pozlara bakılırsa; Batılıların, bu yüzyılın fiyaskosunun kendileri olduğunun farkına varmalarına daha çok zaman var!

“İnsanlık için...” diyerek büyük harflerle söze başlayanların hepsinin kafasının içinde bin bir tilki dolaşıyor.

Hiçbir insan, 'şey'lerin hepsine eşit mesafede değildir ve zaten olamaz da. Meselelere 'objektif bakma' iddiasında olanların önce bu gerçeği objektif biçimde kabullenmesi lazım.

“Söylenen her sözün üstünde, içinden çıktığı kalbin kisvesi vardır” buyuruyor Ataullah İskenderi (ks) Hazretleri...

Varlığını, sözlerinin bir tekinin kıyısına köşesine iliştirmeden yaşayıp giden insanlar da var.

“Sen var iken” dedi meczup, “bana âlemde yer mi var?”
#meczup
#sinek
#muzip
8 yıl önce
Sinek gerçekten küçük müdür?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti