|
Tavus kuşunun ayakları
Yazmak, esasen insanın kendi kendisiyle konuşmasıdır. Kalem duramaz, bunu kayda geçirir. Kağıt duramaz, kayda geçeni başka insanlara götürür. Yazı yazandan çıkıp başkalarına ulaştığında zaten söz çoktan söylenmiş ve işitilmiştir. Peki okuyan? O, olmuş olanın misafiridir.

Kalemi devreden çıkarırsanız şunu görürsünüz: Her yazan aynı zamanda okuyandır, her okuyan aynı zamanda yazan... Anlam, elden ele dolaşan ve her ele kendi nasibi kadarını bırakan bir rızıktır. Bu şuna benzer: Yağmur bulutundur ve hem de toprağındır. Ve bütün bunlar aslında sadece temsildir, insan anlayabilsin diye izahat babındandır. Varlığı kendinden olmayanın herhangi bir şeye tabiatıyla bir sahipliği olmaz, varolan her şey Vareden'indir.

'Sahip olmak' fiilinin farklı dillerde farklı karşılıkları vardır ama hepsinin kökü 'nefsçe'ye dayanır.

Sigarasından bir nefes çekti ve uzaklara bakarak, “Hiç sonu gelmeyecekmiş gibi çılgınca tükettiğimiz şeylerle, aslında kendimizi tüketiyoruz!" dedi beyaz saçlı adam.

İnsanlar anlaşılmaz bir ihtirasla bir uçtan bir uca hiç durmadan kendilerini talan ediyor.

Kıyafetler, her akşam eve döndüklerinde insanları içlerinden çıkarıp askılara asıyor ve gardıroplara kaldırıyor.

“Tavus kuşu tüm tüylerini açıp kabardığı zaman, her bir tüyünden değişik bir zevk alır. Ama aşağıya, ayaklarına bakar bakmaz içi kararır. Cehaletin o kara lekesi tavus kuşunun senden hiç ayrılmayan ayaklarıdır" buyurmuş Ahmed Sem'anî hazretleri, 'Ravh'ul Ervah-Ruhların Tazelenmesi' isimli eserinde.

Umudun kaynağı, hayatın özüne dokunan bir şey sebebiyle insanın içinin cız ettiği yerdir.

Limanları hazin bir halde terkeden her gemi, başka bir limanda umut ve heyecanla beklenen bir gemidir.

İki gönül bir olunca diyoruz ya, birdir onlar zaten, ikilik sonradan çıkmadır.

“Kalbime ateş düştü/ İçinde yar da yandı/ Su serptim ataş sönsün/ Serptiğim su da yandı" diye feryat ediyor gönül bir Kerkük türküsünde...

Her uzun hava, hayatın sandığımız kadar kısa olmadığına dair esaslı bir delil...

Nice içi müzeyyen ev vardır ki, dışı haraptır. Nice içi harap ev vardır ki, kâşâne zanneder dışına bakan.

“Sanki hayatımdan sürekli bir şeyler eksiliyormuş gibi bir his var içimde!" dedi biri. “Zaman o eksilen" dedi yanındaki, “sürekli azalıyor anlar, dakikalar, saatler, günler, mevsimler..."

Geçip giden her 'ân'a ayrı ayrı teşekkür eden, vuslatını iple çeken insanlar da var!

Bir berber bir berbere, “Dükkânı her zaman açarız, gel beraber Allah adın zikredelim evvelâ, vâcib oldu cümle işte her kula" demiş.

Hafiflemek istiyorsan hiç ceplerini boşaltmakla uğraşma, ceketi çıkart!

“Sen güneşi aklında tut" dedi meczup, “bulutlar gelir geçer!"
#meczup
#ruh
#tavus kuşu
8 years ago
Tavus kuşunun ayakları
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak