|
Şuur dediğin nerede başlar?

Artık konuşmayı istediğimiz pek çok şeyi, sadece daha önce çok fazla konuşuldukları için konuşamıyoruz.



Aslında her şeyi çok iyi hatırlıyoruz, bütün bu koşturmaca bile yetmiyor unutamadıklarımızı unutturmaya!



Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu diyoruz ya, bunu insanı bir parça da olsa temize çıkartmak için yapıyoruz sanki. İnsanın namertliğe meyyal bir tarafı olmasaydı, tüfek icat etmek durup dururken nereden aklına gelecekti?



“Sanki hep başladığım yere dönüyorum!” dedi yelkovan. “Bari bu kadar telaş etmesen!” dedi akrep.



İnsan yanılmaya ve hayat yanıltmaya bu kadar müsaitken, bu kişi başına düşen kendine bayılma oranları hiç hayra alamet değil!



Bazı geceler var, beni hiç uyku tutmuyor. Bazı geceler var, ben uykuyu hiç tutmuyorum!



Bir noktadan geriye doğru yürümeye başladı. Harflere, kelimelere, virgüllere basarak ilerledi ve bu üç satırlık cümlenin başındaki büyük harfe oturdu, bir daha da oradan kalkmadı.



“Sana bir sır vermiştim, hatırlıyor musun?” dedi ve karşısındakinin cevap vermesini beklemeden ekledi: “Artık geri alabilir miyim?”



Her şeyin kıymetini o kadar iyi biliyordu ki, içinin çeşmesinden bir şey boşa akıp gider diye cebinde kağıt külahlar taşıyordu.



Herhangi bir sebeple şuur kaybı yaşayan hemen her insan, “Neredeyim ben?” diyerek ayılıyor. İnsan için şuurun başlangıç noktası neresidir diye merak ediyorsak, işte cevabı!



Bazen kulağımız işitmeyip geçiyor bir şeyi ve fakat aklımız takılıp kalıyor o şeye!



Dünya ne kadar az şeyden ibaret olursa, o kadar geniş bir yer oluyor sanki. Mesela bir tepeden ibaret olsa, bir rüzgardan, o tepeden aşağıya koşsam, o rüzgar gelip saçlarımı uçursa, uçursa... Dünya biter miydi o zaman? Biter miydi hiç hayat?



Belki kıyıdayım, belki ortasındayım denizin. Bir gemiyim belki de, bir gitmek rivayetiyim, kendi yelkeninde uçuşaduran.



Silah doğrultup “Kıpırdama!” diye tehdit etsek bile, yine de kıpırdayacak şeyleri vardır içimizin. İnsanlık namına, bırakın yaşasınlar!



“Eğer bir kişi, milyonlarca yıldızda sadece bir tane bulunan bir çiçeği seviyorsa, o yıldızlara baktığında mutlu olmasına yeter bu” diye yazmış Exupery.



Her şey gelip geçiyor. Farkına vardığımız küçük küçük şeylerden çatılmış bize özgü bir insanlık kalıyor sadece geriye.



Konu insan ise, hiçbir ihtimali ihmal etmemeli insan!



“Gamdan bîzar oldu mekanım yurdum/ İşitmez avazım dinlemez virdim/ Bir değil beş değil on değil derdim/ Düğümler baş verdi sıralandı gel” diye çağlıyor Pir Sultan Abdal.



Kalbinizde sebepsizce bir kıvılcım çaktıysa, bir milyon galon su içsen de o yangın mutlaka çıkar, hayat böyle!



Derdimi kimse bilmesin diyerek yanardağlarını kendi içine akıtan insanlar da var.



“Haddini bilmediysen” dedi meczup, “ne bildiysen nafile!”


#Şuur
#meczup
#Exupery
#Pir Sultan Abdal
8 yıl önce
Şuur dediğin nerede başlar?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset