|
Uyuşma neremizde?
Hepimiz bir şeylerin içinde mahsur kalmış durumdayız; mesailerin, piyasaların, hesapların ve kitapların, yolların ve taşıtların, trendlerin, alışverişlerin, haberlerin, polemiklerin, kavgaların, maçların, dizilerin, rutin eğlencelerin, telefon konuşmalarının, paylaşımların, uç uca eklenen beğenmelerin, beğenmemelerin, komikliklerin, başkalarına ait acıların, şiddetin, öfkenin, yılgınlığın, bıkkınlığın, gerginliğin, arzuların, ihtirasların, borçların, harçların, güya aşkların, sonu gelmez ayrılıkların, sonu gelmekte olan ya da dönüp durmakta olan bir sürü başka şeyin... Kimsenin kendini ya da yerini değiştirmeye cesareti yok, belki isteği de yok. Sanıyoruz ki hayat bu, her şey bu kadar ve bu döngü kırılamaz bir kısır döngü! İçinde mahsur kaldığımız asıl şey işte bu; bu zihinsel kısırlaşma!

Ayağımız uyuştuğunda ayağımızı hissedemiyoruz. Peki, insanlığımız uyuştuğunda?

“Yapılacak o kadar çok şey var ki!” dedi yanındakine, “canım hiçbir şey yapmak istemiyor!”

Her akşam ailece ekranın karşısına geçiyor, bıkıp usanmadan saatlerce dizi izliyorlardı. Bu böyle yıllardır sürüp gidiyordu. Ve tarihin en uzun süren 'drama'sı aslında buydu!

Gülme efektlerinin dolduruşuna gelmeyip surat asmaya devam edenler! Hiç farkında olmasanız da sizler aslında kendi çapında anarşist insanlarsınız!

Ya kimse gülmezse diye bir türlü yapmaya cesaret edemediğimiz bütün o espriler var ya, ara sıra toplanıp kendi aralarında ağlaşıyor onlar, biliyor musunuz?

Bir gün gelecek, “Eskiden fotoğrafla karikatür farklı farklı şeylerdi” diyeceğiz, kimse inanmayacak!

“Bir varmış, bir yokmuş... Bir zamanlar kıtlık içinde yaşayan bir adam varmış. Birçok serüvenden ve ekonomi bilimine uzun bir yolculuktan sonra, adam bolluk toplumuyla karşılaşmış. Birbirleriyle evlenmişler ve bir sürü gereksinimleri olmuş” diye bir hikaye anlatıyor Jean Baudrillard. Hangi Baudrillard? “İnsanlar artık ihtiyaç duyduğu için tüketmiyor, tüketmeye ihtiyaç duyuyor” diyen Baudrillard!

İnsanın duygularıyla hareket etmesi, duygusal davranması yadırganır ve hatta yargılanır ve hatta aşağılanır hale geldi. Yeterince duygusuz olamadığımız için olabilenlerden özür dilememizi bekleyecekler belki de yakında!

Bir de şunu düşünün: Uyuyakaldığı için sırasını kaçıran yazdan kalma bir gün kara kışın ortasında uyanırsa ne hisseder?

Unutkanlık dediğimiz şey, belki de hafızaların ait oldukları insanları yerinde bulamayışıdır.

Yılların yorgunluğu o kadar omuzlarına çökmüştü ki, olmayacak bir zamanda çözülüveren bir ayakkabı bağcığı yüzünden, içinden çıkıp gitmek istediği günleri oluyordu.

“Derdini söyle ki dermanını bulalım” dediler. “İşte bunun için söylemiyorum ya ben de zaten!” diye mırıldandı kendi kendine.

Bazı insanlar için hayat, soruların az geldiği ve cevaplardan bazılarının elde kaldığı bir şey!

“Bazen işler ters gidebilir” dedi meczup, “sen düz gitmeye devam et!”
#meczup
#uyuşma
#drama
8 yıl önce
default-profile-img
Uyuşma neremizde?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti