|
Yer sarsılıyor!

Yer sarsılıyor! Hayat diye uydurduğumuz o koca yalan kökünden sarsılıyor. Ölüm kulaklarımıza inkar götürmez varlığını fısıldıyor. Sırça dünyalarımız yerle bir oluyor. Kaba hırslarımız kırık cam parçaları gibi dört bir yana dağılıp ayaklarımıza batıyor. Korkularımız ruhlarımızı kanatıyor. Ayakta duramıyoruz. Ayakta durabilmek için neye tutunabileceğimizi bilemiyoruz. Bizim ayakta tutmak için didinip durduğumuz şeylerse şaşılacak bir hızla yitiriyorlar anlamlarını. Gözlerimizi kapattıkça daha net görüyoruz her şeyi. Ne çok şeyi unuttuğumuzu, ne çok şeyi görmezden geldiğimizi, ne çok şeyi kendimizden uzaklaştırdığımızı apaçık görüyoruz. Dünyamızın bütün ışıkları sönmüş oluyor çünkü. Hayatlarımızın parıltısı gitmiş oluyor. Ne kadar kaybolduğumuzu, ne kadar azaldığımızı, ne kadar kapıldığımızı görüyoruz deliksiz karanlığımızda.

***

Yer sarsılıyor! Her şey ışık hızıyla uzaklaşıyor yanımızdan. Kimseden bir haber alamıyoruz. Ama en çok kendimizden haber alamıyoruz. Demek içimizin numarası hafızaya geçmemiş. Demek dünya yeterince küçülmemiş. Demek tekniğimiz yeterince ilerlememiş. Demek ölüm hastalığının aşısı üretilmemiş. Demek azgınlığımız tarihin içine sinmemiş. Demek kirli kazançlarımızın boyu göğe ermemiş. Demek öğrenilecek şeylerin hepsi bitmemiş. Demek şaşmaz bilimin şemsiyesi üstümüzü örtmemiş. Demek anlamsızlığın varlığı kemikleşmemiş. Demek kredi kartlarımızın kredisi güvenlik parsellerini satın almaya yetmemiş. Demek plastik bilgeliklerimiz para etmemiş. Demek profesyonel insanlıklarımız günahları potasında eritmemiş.

***

Yer sarsılıyor! Küçük çocuklar çaresiz ve hepimiz küçük çocuklar kadar çaresiziz. Küçük çocuklar şaşkın ve hepimiz küçük çocuklar kadar şaşkınız. Yaptığımız evler yıkıldı. Kurduğumuz hayaller yıkıldı. Tasarladığımız gelecekler yıkıldı. Çözülmez sandığımız bağlar çözüldü. Kırılmaz sandığımız zaman kırıldı. Sönmez sandığımız bütün ışıklar söndü. Geriye karanlığımız kaldı.

***

Yer sarsılıyor! Bir an önce var olanlar artık olmuyor. Az önce kıpırdayanlar artık kıpırdamıyor. Ya biz eksiliyoruz eski fotoğraflardan, ya da başka birileri eksiliyor. Ortada bize ait bir sokak, bizi bekleyen bir oda, bizi kucaklayan bir yarın kalmıyor. Bu ıssızlığı tanımıyoruz. Dün elimizde olanlar bugün nerede? Dün sımsıkı sarıldıklarımız nereye gittiler? İhtişamından gözlerimizin kamaştığı o koca krallığımızı kim yıktı bir üfürükte? Kim çekip aldı bitmeyecek sandığımız şarkımızı elimizden? Kim yok etti ölümle aramızdaki mesafeleri? Kim tokatlıyor kızarmayı unutmuş yüzlerimizi?

***

Yer sarsılıyor! Ruhlarımız sarsılıyor! Hayatla ölüm kol kola giriyor. Kıyamet fragmanları gösterime giriyor. Ürpermeler vücutları sarıyor. Herkesin kafasına "neden"li, "nasıl"lı kramplar birikiyor. Unutkanlığımız en çirkin kıyafetleriyle boy gösteriyor. Sırlarımız gözler önüne seriliyor. Yaralarımız kanıyor. Kırıklarımız sancılanıyor. Ölülerimiz durmadan konuşuyor bizimle.

Yer sarsılıyor!

İbret kapımızı çalıyor!


25 yıl önce
Yer sarsılıyor!
Var tartışmaları
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…