|
Türk sinemasının yılı

2013 yılı için Türk sineması ile ilgili bir araştırma yaptığımızda, "2013 Türk Sineması"nın Yılı Oldu" başlığıyla karşı karşıya geliyoruz. 2013 yılına baktığımızda, çekilen Türk filmi sayısının "56" adet olduğunu görünce, bunun doğruluğuna inanabiliriz. Fakat filmlerin içeriklerini inceleyince, bu tabirin ne kadar gerçekçi olduğunu yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.

2013"te gösterime giren Türk filmleri arasında hemen her türü bulmak mümkün. Dram, komedi, romantik komedi, aksiyon, polisiye, korku, gerilim, belgesel, macera, fantastik.. Bu elbette Türk Sineması açısından büyük bir aşama. Filmlerin teknik alt yapılarına baktığımızda, bu gelişmeyi daha net görebiliyoruz. Artık bilgisayar – montaj marifeti daha iyi kullanılıyor. Eskisi gibi gözü rahatsız edici unsurlar yok, en azından ekranda hangi görüntü olursa olsun sanki bluebox perdesini görüyor hissini uyandırmıyor.

Fakat yine de Hollywood özenti tarzından kurtulabildiğimizi söylemek pek güç. Çekim açıları, ışık kullanımı ve montajlama yönteminde kendimize has yöntemler hala geliştirebilmiş değiliz. Türk filmi etiketiyle izlediklerimiz, Hollywood tornasından çıkmış gibi. Bunu en fazla, 2013 yapımı "Romantik Komedi"de gördük. Filmi alıp üzerine İngilizce dublaj yapsak, 3. Sınıf Amerikan filminden farkı kalmayacak. "Celal ile Ceren" ise daha kötü. 2013 Türk filmlerinin en kötüleri listesi yapsak, herhalde ilk sırayı alır.

Düğün-Dernek"te başrol oyuncularının aynı klişelerle karşımıza çıkmalarına rağmen, 2013"ün en fazla izlenen filmi olması pek garipsenmedi. Belki de izleyici fazla değişikliği sevmiyordur!

Çok fark edilmese de 2013"ün aslında en iyi filmi "Hükümet Kadın 2" idi. Hem oyunculuk ve hem senaryo bakımından hiç abartıya kaçılmamıştı. Evet, abartı tiplemeler vardı filmde fakat onların da zaten abartı olduğu seyirciye vurgulanıyor ve rahatsız etmiyordu.

"Kelebeğin Rüyası" da sessiz sedasız iyiler arasına giriverdi…

Ve gelindi nihayet 2014 yılına..

2014"e maalesef "Yunus Emre-Aşkın Sesi" filmiyle girmiş olduk. Maalesef diyoruz, çünkü film yine tam bir hayal kırıklığı. Bir kere başrol oyuncusu, Fetih 1453"de oldukça başarısız olan ve çokça eleştirilen başrol oyuncusu, Yunus filminde de başrolde. Yan karakterlerin sakalları yine takma sakal. Kostüm ve mekanlar yine tarihi açıdan başarısız. "Aşk uğruna can vermeyene aşık denir mi Yunus?" deyişiyle öne çıkan filmde, vazgeçilmez olan kadın-erkek aşkı öne çıkıyor, üstelik kadın karakter o yüzyıllarda –en azından Anadolu toprakları için- olmaz dedirtecek kadar boyama sarı saçlı, rujun yanında belirgin kullanılan dudak kalemini dahi ihmal etmeyecek kadar makyajlı, son kitabımız "Günahıyla Sevabıyla Yeşilçam"da röportajını yayınladığımız Başrahip"in dediği gibi "sanki 2010 Julia Roberts!"

Neyse, yine de 2014 için umutlarımızı şimdiden kaybetmeyelim. İyi filmler de çıkacaktır.. Ama çok daha fazla dikkate, özene, araştırmaya, sıkı senaryolara ihtiyacımız var. Zira her şey teknik demek değildir…

10 yıl önce
Türk sinemasının yılı
Paramparça işgaller ve köpekleri
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir