|
CHP muhalefetin konforunu bırakmazken MHP elini taşın altına koydu

İsmi lazım değil bir CHP yöneticisi, geçenlerde hükümetin icraatının olumlu ya da olumsuz olduğuna bakmadan, “Tabii ki Ak Parti’nin yaptıklarına itiraz edeceğiz. Çünkü biz muhalefetiz” dedi. Zaten kategorik olarak o kafaya göre hükümetin iyi yaptığı hiçbir şey yok. Karşıtlık üzerinden siyaset yapmayı tercih etmişler, böylece iktidar olmak değil iktidar nimetlerinden “kurucu iradeyiz” algısıyla faydalanmaya devam etmek istiyorlar. Öyle de oluyor zaten. 15 yıllık Ak Parti iktidarında CHP seçmeninin daha da zenginleştiğini de buraya not edelim.



CHP İMTİYAZLI VATANDAŞLIKTAN
VAZGEÇMEK İSTEMİYOR

CHP’nin iktidar olma iddiası yok. Bu millete ve memlekete iktidarda hizmet etmek gibi bir niyeti yok. O yüzden sadece muhalefet ediyorlar. Tek bir hesapları var. Kendileri için hak kabul ettikleri “Cumhuriyet eliti” olma unvanları ellerinden alınmasın, yeter!

Öte yandan, tek başına iktidar olacak oyu milletten alamasa da iktidar olmak gibi bir düşüncesi olan, milletin değerleriyle barışık, aynı zamanda “iddiası olan” bir kadro partisi var; MHP.

MHP liderliği en kritik anlarda, en kritik hamleleri yaparak demokrasinin yerleşmesinde, sistemin çalışmasında büyük emek sahibi. Yıllardır takip ettiğim MHP lideri Devlet Bahçeli’nin zaman zaman aldığı inisiyatif ile tıkanan sistemi nasıl açtığına şahit olduk.

2007’de 367 garabetini Meclis’e gelip kendi cumhurbaşkanı adayını desteklemesiyle aşması gibi... 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’cü alçaklar tarafından gerçekleştirilmek istenen darbe girişimine karşı çıkışı gibi… 16 Nisan 2017’deki cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin oylandığı referandum süresinin işaret fişeğini ateşlemesi gibi.

MHP İKTİDARIN ORTAĞI OLMAYI BAŞARDI

Bunları tekraren uzun uzun anlatacak değilim. Bugün size sadece oyu tek başına iktidar olmaya yetmediği halde, aldığı inisiyatif ve geliştirdiği siyaset ile partisini, kadrolarını iktidara taşıyan bir MHP liderliğinden bahsetmekle yetineceğim.

16 Nisan 2017’de sistem değişti. Artık parlamenter sistem yok. Ve artık hükümeti Meclis dışından kuracak cumhurbaşkanınını halk seçecek. Bu cumhurbaşkanı hükümet kurmak için yüzde 50+1 oy almak zorunda. Onu destekleyen parti de Meclis’te çoğunluğu sağlamalı ki yasama ile yürütme arasında uyum olsun.

Hal böyle olunca, yeni sistem zorunlu olarak siyasi partilere “ittifak”ı dayatıyor. “Böyle bir anayasal zeminde partilerin kendilerini iktidara taşımak için ne yapması gerekir” sorusuna verilecek cevap, “Asgari müştereklerde dahi olsa bir uzlaşma zemini bulup ittifak kurmak” değil midir?

MUHAFELETTE YAN GELİP
YATMAK İSTİYORLAR

Memleketin içinde bulunduğu olağanüstü şartlar nedeniyle alınacak olağanüstü kararlardan ya da kendi siyasal çıkarlarından vazgeçip varlık-yokluk mücadelesine destek verilmesinden söz etmiyorum. Orada MHP’nin aldığı inisiyatifi tartışmak bile abes.

Ben olağan bir iklimde olağan bir seçime gedilirken normal bir siyasi hareketin iktidar olmak için geliştireceği formülden bahsediyorum, o kadar.

“İttifak” üzerinden yapılan tartışmalara bakınca, siyasetçilerin niyetlerini de görüyoruz. İktidar olup hizmet etmek isteyenlerle, seçmenin oyunu alıp muhalefette yan gelip yatmayı tercih edenler saflaşıyor.

İyi de muhalefetin konforunu yaşamak isteyen siyasetçiler, seçmenden oy isterken hangi vaatlerde bulunacak?

En masum ve anlaşılır vaatleri ancak şu olabilir. “Oy verin, hükümeti muhalefet olarak denetleyelim.”

Bir de iktidar olamasam da iktidarı alaşağı ederim ondan sonrasına da karışmam diyenler var ki onlar başka bir yazının konusu!

  • Dindarlığı ‘Hak yemek mi
    altın yüzük takmak mı daha günah’ tartışmasına indirgeyebilir miyiz
  • 50 yaşındayım ve son 35 yılım “İslamcılık”, “İslam dünyası”, “Ne olacak bizim halimiz” gibi tartışmalarla geçti.
  • 1987’de Almanya’da örgütlenmiş küçük marjinal bir grubu Türkiye’ye “Kara ses” diye pazarlayanlar oldu. O “Kara ses” diye bahsettikleri emekli bir müftünün etrafında toplanan ve tahta tüfeklerle bir spor salonunda sözüm ona “Hilafet Devleti” ilan edenlerin “karikatür” hallerini kimse görmek istemedi. İslam ya da Müslümanlık o ses ve o görüntü üzerinden marjinalleştirilmek istendi. Oysa o grubun kendisi marjinaldi.
  • O görüntü ve o ses üzerinden ya Müslümanlar sopalandı, horlandı ya da bazı “cahiller” hayal ötesi halüsinasyon gördü.
  • Zaman içerisinde Müslüman eşittir terörist algısını oluşturdular, El Kaide, DAEŞ üzerinden. Coğrafyamız o algı üzerinden istila edildi. Karşısına “dinler arası diyalog” diyen, “ılımlı İslam” diyen FETÖ ve türevleri ikame edildi, karşıysan “teröristle aynı saftasın” dendi.
  • Dün karikatür olarak gördüklerimizin benzerleri bugün de çıkıp o karikatür duruşlarıyla Müslümanlığı, İslam’ı anlatıyor.
  • Oysa biz biliriz ki İslam’ın bir ana omurgası vardır. Bu omurganın dışındaki marjinaller hep var ola gelse de genele teşmil olmamıştır.
  • Bugün iletişim çağındayız. Marjinallerin daha çok kitlelere ulaşmasının önü açık.
  • Hal böyle olunca ana omurganın dışındaki unsurların daha görünür olduğuna şahidiz.
  • İslam’ın ana omurgasını oluşturanların daha çok inisiyatif alması bugünlerde tekrar alevlenen tartışmaları bitirebilir.
  • “İçtihat kapısını kapatanlar”ın aksine o kapıyı sonuna kadar açanlara ihtiyaç var.
  • Yoksa karikatür tiplerin, karikatür halleri üzerinden oluşturulacak bir din anlayışı İstanbul fethedilirken kardinallerin “meleklerin cinsiyeti var mı” tartışmasına dönüşür.
  • Ya da insanların haklarını gasp etmekte beis görmeyen birinin parmağına altın yüzük takmayı haram sayması gibi saçma bir durumla karşı karşıya kalırız.

#CHP
6 yıl önce
CHP muhalefetin konforunu bırakmazken MHP elini taşın altına koydu
OYNADIK VE KAZANDIK
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?