|
Kritik iki hafta için kısmi sokağa çıkma yasağı gerekmez mi

Koronavirüs yaşam biçimimizi, üretim biçimlerini ve hatta tüketim alışkanlıklarımızı değiştirecek diye yazmıştım ilk gün. Dünya koronavirüs pandemisiyle yepyeni bir yaşam biçimine “zorunlu” olarak alışıyor, biz de…

Peki yeni duruma alışmazsak bizi bir felaketinin beklediğinin ne kadar farkındayız?

SORUMSUZLUK, CEHALET VE VURDUMDUYMAZLIK

Yürüyorum. Bir manav yüzüne maske takmış. Maske bildiğimiz türden değil camdan ve yüzü tamamen kapatan türden. Ellerinde eldiven. Müşterisine şöyle sesleniyor, “Siz bana gösterin ben size istediğinizi vereyim. Lütfen elinizi sürmeyin.” İhtimamlı özenli, temkinli işini yapıyor.

Yolun karşısından hışımla geçen bir orta yaşlı erkek, manava yaklaşınca hepimizin duyacağı şekilde yüksek sesle bağırıyor, “Çıkar şu yüzündekini hacı! Virüs mürüs yok. Kandırıyorlar sizi!”

Herkes birbirinin yüzüne bakıyor. Kısa bir şaşkınlık. Sonra oradan biri mırıldanıyor, “Adam muhalif!”

Hayret..!

Arabaya bindim tam kapıyı kapatacağım hemen yanımdaki arabadan inen bir yaşlı bey, hızla yanıma yaklaşıyor ellerinde eldiven yüzünde maske. “Seni tanıyorum. Git söyle. Ben 65 yaş üstüyüm, eşim de. Ben sokağa çıkmazsam bize kim bakar?”

“Beyefendi bu yasak sokakta başı boş dolaşan yaşlılar için geçerli” filan diyecek oldum. Dinlemedi. Sadece sürekli “Git söyle. Bana kim bakacak” dedi durdu. “Peki” deyip oradan uzaklaştım.

Peşin hüküm!

Eve geldim. Bir görüntü gösterdi eşim. Boğaz’da el ele tutuşmuş halay çeken insanlar. Muhtemel düğün yapmışlar. Eğleniyorlar sözüm ona.

Sorumsuzluk!

Küçük kızım telefonunu uzattı. Yine bir görüntü, Anadolu’da otogar kalabalık iç içe asker uğurluyor, “En büyük asker bizim asker” nidalarıyla.

Vurdumduymazlık!

Arnavutköy sahilde polis otosundan anons geçiliyor, “Mecbur kalmadıkça sokağa çıkılmaması…” diye. Polis aracının hemen yanı başında onlarca insan balık tutuyor, yürüyor, oturuyor.

Cehalet!

Korona kimin umurunda?

*

Koronavirüs ile ilgili neredeyse hepimiz her şeyi biliyoruz sözüm ona. Nasıl bulaşır, nasıl yayılır, önlemler neler, ne yapmalıyız diye sorulduğunda hepimizin söyleyecek onlarca sözü var.

Ne ki “Bana bir şey olmaz” diyenleri mi ararsınız, “Böyle bir virüs yok, sadece iktidarını sürdürmek istediği için uydurdu” diyeni mi?

İTALYA 20 GÜNDEN SONRA
PERİŞAN OLDU

Kritik, çok kritik bir haftaya girdik. İstatistikler ortada. Singapur gibi küçük bir şehir devleti olmadığımızı biliyoruz. O yüzden Singapur örneği bize pek uymuyor.

Çin’in antidemokratik mücadele yöntemlerini de uygulayacak halimiz yok.

Ama İtalya olmaya hiç niyetimiz yok!

Peki İtalya olma ihtimalimiz yok mu? Olmaz mı hem de çok! Sorumsuzca, ahmakça, cahilce davranırsak İtalya gibi olmamız mukadder!

Devletin adımlarına ayak uydurmayanlar yüzünden çok büyük sıkıntı çekebiliriz, çok büyük…

İtalya’da virüsün görüldüğü günden 20 gün sonra bir felaket yaşandı. Şu anda 5 binin üzerinde hayatını kaybeden insan var. En büyük etken, alınan kararları tatil yapma fırsatı olarak görenlerin sorumsuzluğu.

SIKI DENETİM, CAYDIRICI CEZA, KISMİ SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI

Türkiye’de virüsün görüldüğü günden bugüne 13 gün geçti. Bütün uzmanlar 3’ncü haftaya dikkat çekiyor.

O halde, şu örneği de vererek toplum sağlığını tehdit edenlere yönelik caydırıcı ceza önerimizle bitirelim.

Toplum sağlığını ilgilendiren koronavirüs tehdidine karşı örneği Sırbistan 17.00 ila 05.00 arası sokağa çıkma yasağı ilan etti.

Yasağa uyulması için sürekli anonslar yapılıyor. Yasağa uymayanlara bin yüz Euro (1100) ceza kesiliyor. Sırbistan’da asgari ücret 300 Euro civarında.

İkinci ihlaldeyse mahkemeye sevk ediliyor.

Peki Türkiye’de durum ne? Alınan kararlara karşı gelmenin cezası üç bin yüz elli lira (3150).

Peki ceza kesiliyor mu? Hayır. Ceza kesilmesi gerekiyor mu? Evet.

Cezai işleme tabi insanlarımız “Ben bunu nasıl öderim” diye isyan ediyor. Hem kabahatli hem sesi çık çıkıyor.

Yıllardır ısrarla söylüyorum. En küçük kabahatler kanununu ihlal edenlere bile “caydırıcı ceza” verilmeli. Çünkü caydırıcı ceza verilmezse o cezanın bir karşılığı olmuyor maalesef.

Son önerim, bütün kesimler için (özel izinliler hariç) kısmi sokağa çıkma yasağını bugünden tezi yok en az iki hafta süreyle uygularsak bu beladan en az zararla çıkarız diye düşünüyorum.

Ne dersiniz?

#Koronavirüs
#Salgın
#Sokak
4 yıl önce
Kritik iki hafta için kısmi sokağa çıkma yasağı gerekmez mi
“Arkadaşları” bozguna uğruyor; bu yüzden rahatsızlar!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim