|
Papa’yı Irak’ta izlerken…

Tarih ibret dolu… Almasını bilene.

Endülüs 800 yıl sonra neden yıkıldı
ya da Moğol istilacısı
Hülagü
Han, “Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” sözünün muhatabı
Bağdat’ı nasıl yağmaladı,
sorularını es geçersek,
Papa neden Bağdat’a geldi,
ya da
bugünün istilacıları neden coğrafyamızı lime lime ediyor
sorularının cevabını bulamayız.
O yüzden, Akif merhumdan nakil ile,
“Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar. Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi”
diye sorarak başlayalım.
ENDÜLÜS’ÜN SON KALESİ DÜŞERKEN AKITILAN GÖZYAŞININ BİR ANLAMI YOKTU
Tarık Bin Ziyad,
İber Yarımadası’na çıkalı tam
736 yıl
olmuştu.
Endülüs
birliğini kaybedeli ise
500 yıl.
Son kale, İber’deki son İslam beldesi
Gırnata
(Granada) düşmekteydi. Ve Sultan Abdullah göz yaşlarıyla şehri terk ediyordu. Annesi ona dönüp,
“Ağla oğlum ağla! Yiğitçe savaşmadın şimdi ağla”
diyordu.
Müslümanların İber Yarımadası’nda Avrupa’nın orta yerinde kurdukları Endülüs medeniyetinin son parçası da böylece yok olup gitti. O günden sonra
Moriskoların
dilinde,
“Kendi yurtlarında bey idiler, şimdi küfür ülkesinde uşak. Ululuğun görkemli yükselişinden, uçuruma yuvarlanan bu halka kim acıyacak? Neredesiniz?”
yakarışları kaldı.
Endülüs’ten bize koskoca bir
hüzün
kaldı.
BAĞDAT’A HÜLAGÜ’YÜ NE GETİRDİ?
1258
yılının Ocak ayındaysa
Hülagü
Han komutasındaki
Moğollar, Bağdat’a girdi.
Bir hafta içinde
200 bin ila 1 milyon arasında insanı katletti.
Abbası Halifesi’ni ailesiyle birlikte atlara çiğnettiler.
Bir de… Evet bir de o güne kadarki
en büyük kültür mirası olan binlerce yazma eser kütüphanelerde yakıldı. Dicle nehrine atıldı.

Geriye yakılmış, yıkılmış bir başkent kaldı. İslam medeniyetinin en önemli kültür hazineleri kül oldu.

İşte o işgal ve yağmanın hemen ardından
Hülagü Han ile Bağdatlı genç bir alim olan Kadıhan arasında yaşandığı rivayet edilen ve hepinizin malumu şöyle bir darbımesel var:
Hülagu Han, Bağdat’ın en büyük alimi ile görüşmek ister. Kimse, bu davete icabet etmek istemez. Genç alim
Kadıhan
daveti kabul eder. Genç alim, Hülagu Han ile görüşmesine giderken yanına bir
deve
, bir
keçi
ve bir de
horoz
alır. Kadıhan, Hülagü’nün çadırına geldiğinde hayvanları dışarıda bırakarak içeriye girer.
Hülagu, genç alime bakar ve
“Bana göndermek için bula bula senin gibi bir tıfılı mı buldular”
der.

Kadıhan gayet sakin bir şekilde; “Görüşmek için iri yarı birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin” deyince, Hülagu karşısındakinin sıradan birisi olmadığını anlar ve “şöyle otur bakalım” diyerek ilk sorusunu sorar.

“Söyle bakalım, beni buraya getiren neden nedir?”
Kadıhan, “Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah’ın bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal, mülk peşine düştük. Rabbimiz de bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi”
der.
Hülagu
Han, bu sefer ikinci sorusunu sorar.
“Peki, beni buradan kim gönderebilir?”
Kadıhan, “O da bize bağlı. Benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, israftan, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen buralarda duramazsın”
der.
GÜNÜMÜZÜN MOĞOL İSTİLACILARI KİMLER?
2003
yılındaki 2’nci Körfez Savaşı’nda istilacı
Amerikan ordusu Bağdat’a girdiğinde
şehirde 754 yıl önce Hülagü Han komutasındaki
Moğolların yaptığı yağmanın daha büyüğü yaşandı.
Amerika’nın Irak’ı işgali döneminde
1 milyondan fazla sivil hayatını kaybetti.
Bütün zenginlikleri talan edildi.
AMERİKA VE ORTAKLARI ARAMIZA NİFAK TOHUMU SAÇIYOR
Irak’ı 30 yıl içinde param parça eden günümüzün Moğolları Amerika, coğrafyamızdaki yekpare devletleri de parçalamak için müttefikleriyle birlikte var gücüyle savaşıyor. Yerel işbirlikçileriyle birlikte istilasına devam ediyor.

Kadıhan’ın, Hülagü Han’a söylediği cümleden ibret alırsak kurtuluşumuz kendi ellerimizde. Yok ibret alamazsak, yok oluşumuz da…

BÖLÜNÜP PARÇALANMAK ZAMANI DEĞİL, ALLAH’IN İPİNE SIMSIKI SARILMA VAKTİDİR
Papa›nın istilacı Amerika ve ortaklarının silahla yapamadıklarını, “
söz
” ile yapmak için bölgeye geldiğinden kuşku yok. Tefrikanın İslam dünyasını nasıl da parça pinçik ettiğini bilenler bölgemize neyi dayatacak göreceğiz.

Bize düşense, ayrışmayı değil, birleşmeyi, farklılıklarımızı değil ortak yönlerimizi öne çıkartıp, “gayemizden” sapmadan yol yürümektir.

Ne diyordu Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de,

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşmandınız da Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarındayken oradan sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Alim İmran 103)

#Papa
#Irak
3 yıl önce
Papa’yı Irak’ta izlerken…
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler