|
Siyasette kimin payına ne düşecek
Referandumun sonuçları siyasete nasıl yansıyacak?
Sorunun cevabını aramak için sanırım çok beklemeyeceğiz. Muhalefet cephesinde
CHP'nin “ikircikli" açıklamaları
bize bir şey söylüyor olabilir. Mesela, Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke
“Sine-i millet"
derken, hemen ardından, Grup Başkan Vekili Levent Gök, “MYK'daki değerlendirmede
böyle bir kararın uygun olmayacağına karar verdik
" diyor.


Bu bize, CHP içindeki ikircikli halin özetini veriyor.



MHP'de ise işler çok daha farklı. Genel Merkez ve Devlet Bahçeli'yi uzun zamandır kuşatma altında tutanlar bir an olsun vaz geçmedi. Şimdi de

Meral Akşener başkanlığında bir parti kuracakları söyleniyor.

Ha bu arada “muhalif" diye nitelenenlerin tamamının Akşener'in etrafında kenetleneceğini kim söyledi? Bir de

FETÖ gerçeği var ki, MHP'nin ana sorunu bu.

Yakında

Bahçeli'den güçlü bir huruç harekatı gelirse şaşırmayacağım.


HDP

'de durum biraz farklı. Terörle aralarına mesafe koyamamanın faturasını hem hukuken hem siyaseten ödüyorlar.

Yargılanıyorlar, hem Kürt seçmeninin vicdanında hem Türk adaletinde

. Bundan sonra ya HDP dönüşecek ya da küçüldükçe küçülecek, marjinalliğin sonu nereye varır kestirmek güç.

Kürt seçmenin bu referandumda koyduğu tavır hiç de HDP'nin politikalarıyla örtüşüyor türden değil.

Kürtler birlikte yaşamak, Türkiye'nin birliği konusunda çok net mesajlar verdi. Türkiye, Kürtlerle birlikte kazandı.



Ak Parti açısındansa serinkanlı bir süreç geçiyor.

Ankara'dan aldığım bilgilere göre, referandum sonuçları ayrıntılı bir şekilde masaya yatırılmış görünüyor.

“Kim neden evet" dedi, “Neden hayır" dedi, sorusunun peşine düşüldü.

Seçim sonuçlarını en iyi analiz eden ve

gereken dersi çıkaran parti hala Ak Parti.

Zaten

Başbakan Binali Yıldırım

da

“Ak Parti olarak payımıza düşen mesajı aldık"

dedi.



Ak Parti'de yakın tarihte genel başkan değişimi görünmüyor ama YSK'nın resmi sonuçlarından sonra

Cumhurbaşkanımız Erdoğan partiye üye olacak

. Kongre mevsimine girildi. İl ve ilçe kongrelerinde Erdoğan'ın ağırlığı çok daha fazla hissedilecek, tasfiyeler yaşanacak.



Ondan sonra ne mi olacak?

Kabinede değişiklik var!

Bence bu sefer değişiklik hissedilir olacak, hem şaşırtıcı sürprizle..!



Geçenlerde Başbakan Binali Yıldırım FETÖ ile mücadele meselesinde

“yeni bir şey bulduk"

anlamında bir cümle kurmuştu.



Bu kritik cümle bize

FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili mücadelede işaret fişeği olmalıdır

. Şu önümüzdeki Mayıs ayında FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin bir hamle gelirse şaşırmayacağım.

Siyasi ayak sadece bir partiyi değil her partiyi ilgilendiriyor bunu da söylemek gerek.


Sonuçta referandum Ak Parti açısından başarıdır. MHP Genel Merkezi açısından başarıdır. CHP ve HDP sadece “Erdoğan düşmanlığı" üzerinden yürüttüğü kampanyada kaybetmiştir.


Tasfiye mi makuliyette mutabakat mı


Ak Parti'de bir değişim bekleniyor

. Bu bilinen bir gerçek. Peki

“Bu değişimde kim daha görünür olacak, kimler tasfiye olacak”

sorusunun peşine düştüğümüzde ne görüyoruz?



Şöyle bir şey gördüm: Siyasetin kuşattığı kültürel havzada,

“söz söyleyenler”

in, birbirine tahammülü yok! Her kesim diğerine yaşama hakkı bile tanımaz halde.

“Tasfiye edilecekler kimler”

sorusuna verilen cevap sadece

“Onlar”

oluyor!



Mahallede hazımsızlık hat safhada.



Ha bir de işin

“İslamcılık”

boyutu var!



İlginç olan,

”İslamcı”

olarak tanımlananların bir kısmının İslamcılıkla ilgisi yok. Milliyetçiliği, Türkiyeciliği İslamcı sanan gevşek çoğu… Öbür tarafta da önemli bir kısmının geçmişi İslamcı… Ama ne hikmetse İslamcılık tasfiye olacak tezini dillendiriyor her iki tarafta.



(Oysa

Türkiye İslamcılığı ile Müslümanlık iç içelik gösterir. Proje İslamcılığının ne olduğunu yine İslamcı bilinen yerli Müslümanlar çözmüştür bu ülkede…)


Her

iki kesimde de bazıları var ki onların nerden geldiği, nereye gideceğiyse meçhul

. En fazla da onlardan ses çıkıyor. Rüzgar gülü… Kim güçlüyse ondan yana esip gürleyen cinsten. Haklıya değil kazanana oynayan türden.



Yani ki ortada başka bir hesaplaşma var. Bunun adına ben

kişisel çıkar ve hesapların “büyük kavga”nın içine boca edilmesi diyorum.


Bakalım kim kimi nasıl tasfiye edecek, ya da o beklenen “büyük tasfiye” yerini, makuliyette mutabakat ile sonuçlandırabilecek mi?


Yanılıyor muyum, yoksa biri bana bir şey söylesin..!


Referandumun bir meydan okuma olduğunu anladık mı

Bu referandum öyle sıradan bir seçim değilmiş anladık mı? Bakın ABD Başkanı Trump arıyor,

“Tebrik ederim”

diyor, arkasından Beyaz Saray Sözcüsü çıkıp,

“Trump'ın araması tebrik olarak kabul edilemez”

diyor.



Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) üyeleri, referandumda çıkan sonucu tanımakta tereddüt yaşıyor. AGİT gözlemcilerinin neredeyse tamamı “hayır” kampanyasında görev alıyor, sonrasında gözlemci raporunda hiç de kabul edilemeyecek ithamlara yer veriyor.



Demek ki neymiş, alnımızın akıyla çıktığımız ve

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”

ni tanzim eden 18 maddelik Anayasa değişikliği referandumu sıradan bir seçim ya da

referandum

değilmiş. Bir

meydan okumaymış ve o meydan okumanın bedelini bize hala ödetmeye kalkışanlar varmış.


Yoksa,

New York Times'inden, Washington Post'

una kadar

“Sokak isyanlarını teşvik eden”

uluslararası medyanın muhalefeti olmazdı. Türkiye'de Gezi provokasyonunun bir benzeri için uluslararası aktörler sahne almazdı.



Sahi geçtiğimiz

pazar gününden bu yana Türkiye'ye kaç ajan provokatör girdi, kaçı sahada bileniniz var mı?

Yaşınıza hürmeten sizi affettim


Bu köşede yazmıştım. Bir canlı yayında logosundan yola çıkarak Hürriyet gazetesini eleştirmiştim. Ancak bu eleştiriyi bağlamından koparıp Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret ettiğim yolunda sosyal medyada kampanya yürüttüler. Ve olup biteni burada anlatmıştım. Ankara'dan

70 küsur yaşındaki Bülent Gürkut

isimli ulusalcı bir vatandaş hakkımda şikayetçi olmuştu. Savcılık ifademi almış ve takipsizlik kararı vermişti. Ama şikayet eden vatandaş, şikayet dilekçesine iliştirdiği yazımın fotokopisinde şahsıma ağır hakaretler eden notlar yazmıştı. Avukatım, o hakaretler nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu. Bugün, o hakaretler nedeniyle cezalandırılması gereken Bülent Gürkut “uzlaştırmacı”ya başvurup, uzlaşmak istemiş.



Ben de avukatıma aynen şöyle bir yazı gönderdim, “Yaşına hürmeten, davacı olduğumuz şahıs ile uzlaşalım.”



Yani, konuyu bağlamından koparıp beni Mustafa Kemal'e hakaret etmekle itham eden bu arada ağır hakaretlerde bulunan yaşlı bir ulusalcıyı affettim!



Büyüklük bizde kalsın.










#Anayasa referandumu
#CHP
#AK Parti
#HDP
7 yıl önce
Siyasette kimin payına ne düşecek
Bu mektubu sana
FETÖ siyaseten güçlü… Sitemimdir…
‘LGBT siyaseti’nde kim nerede duruyor?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru