Bu bize, CHP içindeki ikircikli halin özetini veriyor.
MHP'de ise işler çok daha farklı. Genel Merkez ve Devlet Bahçeli'yi uzun zamandır kuşatma altında tutanlar bir an olsun vaz geçmedi. Şimdi de
Ha bu arada “muhalif" diye nitelenenlerin tamamının Akşener'in etrafında kenetleneceğini kim söyledi? Bir de
Yakında
'de durum biraz farklı. Terörle aralarına mesafe koyamamanın faturasını hem hukuken hem siyaseten ödüyorlar.
. Bundan sonra ya HDP dönüşecek ya da küçüldükçe küçülecek, marjinalliğin sonu nereye varır kestirmek güç.
Kürtler birlikte yaşamak, Türkiye'nin birliği konusunda çok net mesajlar verdi. Türkiye, Kürtlerle birlikte kazandı.
Ankara'dan aldığım bilgilere göre, referandum sonuçları ayrıntılı bir şekilde masaya yatırılmış görünüyor.
Seçim sonuçlarını en iyi analiz eden ve
Zaten
da
dedi.
Ak Parti'de yakın tarihte genel başkan değişimi görünmüyor ama YSK'nın resmi sonuçlarından sonra
. Kongre mevsimine girildi. İl ve ilçe kongrelerinde Erdoğan'ın ağırlığı çok daha fazla hissedilecek, tasfiyeler yaşanacak.
Ondan sonra ne mi olacak?
Bence bu sefer değişiklik hissedilir olacak, hem şaşırtıcı sürprizle..!
Geçenlerde Başbakan Binali Yıldırım FETÖ ile mücadele meselesinde
anlamında bir cümle kurmuştu.
Bu kritik cümle bize
. Şu önümüzdeki Mayıs ayında FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin bir hamle gelirse şaşırmayacağım.
Sonuçta referandum Ak Parti açısından başarıdır. MHP Genel Merkezi açısından başarıdır. CHP ve HDP sadece “Erdoğan düşmanlığı" üzerinden yürüttüğü kampanyada kaybetmiştir.
. Bu bilinen bir gerçek. Peki
sorusunun peşine düştüğümüzde ne görüyoruz?
Şöyle bir şey gördüm: Siyasetin kuşattığı kültürel havzada,
in, birbirine tahammülü yok! Her kesim diğerine yaşama hakkı bile tanımaz halde.
sorusuna verilen cevap sadece
oluyor!
Mahallede hazımsızlık hat safhada.
Ha bir de işin
boyutu var!
İlginç olan,
olarak tanımlananların bir kısmının İslamcılıkla ilgisi yok. Milliyetçiliği, Türkiyeciliği İslamcı sanan gevşek çoğu… Öbür tarafta da önemli bir kısmının geçmişi İslamcı… Ama ne hikmetse İslamcılık tasfiye olacak tezini dillendiriyor her iki tarafta.
(Oysa
Her
. En fazla da onlardan ses çıkıyor. Rüzgar gülü… Kim güçlüyse ondan yana esip gürleyen cinsten. Haklıya değil kazanana oynayan türden.
Yani ki ortada başka bir hesaplaşma var. Bunun adına ben
Yanılıyor muyum, yoksa biri bana bir şey söylesin..!
Bu referandum öyle sıradan bir seçim değilmiş anladık mı? Bakın ABD Başkanı Trump arıyor,
diyor, arkasından Beyaz Saray Sözcüsü çıkıp,
diyor.
Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) üyeleri, referandumda çıkan sonucu tanımakta tereddüt yaşıyor. AGİT gözlemcilerinin neredeyse tamamı “hayır” kampanyasında görev alıyor, sonrasında gözlemci raporunda hiç de kabul edilemeyecek ithamlara yer veriyor.
Demek ki neymiş, alnımızın akıyla çıktığımız ve
ni tanzim eden 18 maddelik Anayasa değişikliği referandumu sıradan bir seçim ya da
değilmiş. Bir
Yoksa,
una kadar
uluslararası medyanın muhalefeti olmazdı. Türkiye'de Gezi provokasyonunun bir benzeri için uluslararası aktörler sahne almazdı.
Sahi geçtiğimiz
Bu köşede yazmıştım. Bir canlı yayında logosundan yola çıkarak Hürriyet gazetesini eleştirmiştim. Ancak bu eleştiriyi bağlamından koparıp Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret ettiğim yolunda sosyal medyada kampanya yürüttüler. Ve olup biteni burada anlatmıştım. Ankara'dan
isimli ulusalcı bir vatandaş hakkımda şikayetçi olmuştu. Savcılık ifademi almış ve takipsizlik kararı vermişti. Ama şikayet eden vatandaş, şikayet dilekçesine iliştirdiği yazımın fotokopisinde şahsıma ağır hakaretler eden notlar yazmıştı. Avukatım, o hakaretler nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu. Bugün, o hakaretler nedeniyle cezalandırılması gereken Bülent Gürkut “uzlaştırmacı”ya başvurup, uzlaşmak istemiş.
Ben de avukatıma aynen şöyle bir yazı gönderdim, “Yaşına hürmeten, davacı olduğumuz şahıs ile uzlaşalım.”
Yani, konuyu bağlamından koparıp beni Mustafa Kemal'e hakaret etmekle itham eden bu arada ağır hakaretlerde bulunan yaşlı bir ulusalcıyı affettim!
Büyüklük bizde kalsın.