|
Tüketiciyi aldatanlar korunuyor mu?

Ülkemiz tüketicilerinin evrensel haklarının ciddi anlamda tehlikede olduğunu geçtiğimiz Cuma günü yayınlanan yazımda üzülerek duyurmuştum. Ankara merkezli bir genelge ile gündeme gelen bu tehdidin zaten enflasyon canavarının pençeleri altında ezilen tüketicileri bir de kendisini aldatanlara karşı nasıl savunmasız bıraktığını tekrar anlatmaya gerek yok. Haberini ilk kez bu köşeden aldığınız acı gerçeğin boyutlarını geçtiğimiz Cuma günü yayınlanan köşemizde şu cümleyle özetlemiştik; "Tüketiciyi aldatanlar yaşadı! Cezalar yaptırım gücünü yitiriyor".

Biz bu köşeden tüketici istismarlarının nasıl önleneceğinin hesabını yaparken, ve herkes "Cezaların caydırıcılık gücü artırılsın" diye düşünürken böylesi bir gelişmeyi sükunetle karşılamak mümkün değil. Açıkça ortada olan bir gerçek var; cezası 135 milyon lirayken bile sadece sattığı malın üzerine etiket koymak gibi en basit yükümlülüğünü yerine getirmeyen, tüketicinin bilgilenme hakkını gasp eden üçbeş "kötü niyetli", bu ceza 40 milyon TL. gibi bir rakama indirilerek adeta korunuyor!

Bunun başka bir anlamı var mı?

Birileri belki duyar da bu tarihi yanlıştan dönülür diye tekrar uyarmak durumundayım;

Bundan böyle zaten tüketicinin başının belası olan pazarlamacılar bir haftalık maldan cayma hakkını tüketiciden esirgediğinde ya da zaten garanti belgesi düzenlemeyi bir külfet olarak görenler bu cezalara bakıp "Alt tarafı 80 milyon... öder kurtulurum" mantığıyla tüketiciyi istismar... olabileceklerin hesabını kim verecek?

Ülkemizde insanların hergün karşı karşıya olduğu tüketici istismarlarının vahim boyutları bilinirken ve tüm dünya evrensel hakların kapsamını genişletmenin hesabını yaparken Türk tüketicisinin kazanımlarından geri adım atılmasının mantığı nasıl izah edilebilir?

Benzer soruları gündeme getirdiğim yazım beklenen yankıyı buldu. Genelgenin imza sahibi olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı''ndan bir faks mesajı aldım. Ancak ben bu yazıya cevap diyemeyeceğim, çünkü baştan sona bir sayfada sadece tüketiciyi aldatanlara uygulanacak cezaların düşürülmesinin gerekçesinin dayandırıldığı yasal prosedür anlatılmış. Yazıda özetle anlatılan şu;

4421 Sayılı Türk Ceza Kanunu''nda cezaların yaptırım gücünü artırmak için yapılan değişikliğe göre, belli tarihler arası yürürlüğe giren kanunlardaki cezalar tarihler itibariyle öngörülen oranlarda artırılıyor. Tüketici Kanunu''nun yürürlüğe girdiği tarih 1995. Aslında 4077 sayılı bu kanun yeni olduğu için cezaların yaptırım gücü açısından bir problem yok. Gerçi bu rakamlar "idari para cezaları amacını aşan bir artışa yol açtığı" gibi (?) bir gerekçeyle bir formül bulunarak bir şekilde dondurulmuştu ama yine de caydırıcı sayılırdı. Fakat her nedense Türk Ceza Kanunu''nda yapılan bu değişiklikten sonra Tüketici Kanunu''ndaki ceza miktarları da yeniden ele alınmak istenmiş. Bundan sonrasını Bakanlık''tan gelen faks mesajından aynen veriyorum;

"4077 sayılı kanun hükümlerine göre her yılbaşında cezalar artırılırken, bu kez genel bir kanunla kanunlarda yer alan para cezaları, kanunların yayınlanış tarihlerine göre farklı bir artırıma tâbi tutulunca uygulamada hangi kanun hükümlerine uyulacağı Adalet Bakanlığı''na sorulmuştur."

Demek ki tüketicinin haklarının korunmasından sorumlu olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kanunun 25''inci maddesinde açıkça yer aldığı halde, tüketiciyi aldatanlara ne kadar ceza uygulanacağını Adalet Bakanlığı''na sormuş... ve bilinen sonuç; "Adalet Bakanlığı''ndan alınan görüş doğrultusunda, 4077 sayılı kanunda yer alan idari para cezalarının 8 misli olarak uygulanması bir genelge ile ilgili tüm birimlere duyurulmuştur."

Tevafuk! Ne gariptir ki bu yazı bana ulaşmadan önce kaleme aldığım Cuma günkü yazımda aynen şu cümle yer alıyordu; "Bu nasıl adalet!"

Demek ki hem bu sorunun, hem de "Tüketiciyi aldatanlar korunuyor mu?" sorusunun muhatabı Adalet Bakanlığı imiş.

Cevap gelirse aynen yayınlayacağım.

TÜKETİCİ DOSTU

Tüketici sorunları bilgi çağına giriyor

Tüketicinin hakları konusunda geri adımlardan söz ederken internet yoluyla mail adresime ulaşan bir tüketici şikayeti günlük hayatta yaşanan sorunların kazandığı yeni boyutları gözler önüne serdi. Bayram Aslan isimli tüketicimiz bir internet kullanıcısı. Onun sorunun konusu son günlerde gündemdeki "bilgisayar alana internet bağlantısı hediyesi" promosyonlarından biri. Normal şartlarda bir aylık ücretsiz sınırsız internet hizmeti alması gereken tüketicimiz Kaynet Firması ilgilileriyle arasında çıkan iletişim problemi yüzünden mağdur olmuş. Tüketicimiz sorunu bize ilettiğinde firma ilgilileriyle görüştük. Sonuçta problemin, tüketicimizin internet bağlantı hizmetini alabilmek için prosedür gereği göndermesi gereken sözleşmeyi fakslamakta geciktiği için yaşanan bir anlaşmazlıktan kaynaklandığı anlaşıldı.

Girişimlerimiz sonucu firma ile tüketici arasında gerekli mutabakat sağlandı. Kaynet yetkilileri tüketicimizin, gerekli prosedür eksiksiz olarak tamamlandığında, zamanın geçmiş olmasına rağmen bir aylık internet aboneliği hakkına kavuşturulacağını bildirdiler.

DUYDUNUZ MU?

Kanun yetersiz kalıyor

Ülkemizde mevcut Tüketici Kanunu''yla kazanılan haklar konusunda geri adımlar gündemdeyken Konya Tüketiciyi Koruma Derneği Başkanı Mithat Yılmaz''ın açıklamaları ilgi çekti. Yılmaz, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilen 8 temel tüketici hakkının toplum tarafından yeterince bilinmediğini, yapılması gereken yasal düzenlemelerin de beklemede olduğunu bildirdi. İğneden ipliğe her şeyin tüketim konusu olduğunu hatırlatan Yılmaz, sonuçta tüm bireylerin de "tüketici" olduğunu vurguladı ve "Tüketicinin korunması demek, bir ülkede yaşayan tüm insanların korunması demektir" dedi. Yılmaz, 4077 Sayılı Kanun''un, tüketicinin bilgilendirilmesi, sağlığının, güvenliğinin ve ekonomik çıkarlarının korunması gibi evrensel hakları gözönünde bulundurularak yeniden ele alınması gerektiğini bildirdi.

Katalitik öldürmesin!

Her sene kış aylarında gündeme gelen katalitik (radyan) sobalardan ölüm vakaları, deprem bölgesindeki çadırlarda bu sorunu daha çok düşündürüyor. Uzmanlar konuyla ilgili çeşitli açıklamalarla tüketicileri uyarıyorlar. Halk arasında "Sessiz Katil" olarak tanımlanan bu tür sobaların çıkardıkları karbonmonoksit gazı nedeniyle zehirlenmeye neden olduğu bildirilirken, şu önerilere dikkat çekiliyor; "Katalitik sobalar, uyurken mutlaka söndürülmelidir. Yatak odaları havalandırılmalı, kapı ve pencereler aralanmalıdır."


24 yıl önce
Tüketiciyi aldatanlar korunuyor mu?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi