|
Brexit’te yeni perde

15 Aralık’ta AB-27 liderleri Birleşik Krallık ile 50. madde görüşmelerinin ilk aşamasında yeterli ilerleme kaydedildiğini ve Brexit’te ikinci safhaya geçilmesinin münasip olduğunu kararlaştırmıştı. Yeterli ilerlemeden kast edilen kapsam ise, vatandaşların hakları, İrlanda sınırı ve Birleşik Krallık’ın AB’ye ödeme yapması konularına ilişkindi. İşte bu kararla yeni bir faza geçen Brexit’in, 30 Mart 2019 itibariyle tamamlanması ve Birleşik Krallık’ın AB üyeliğinden çıkartılıp 3. ülke statüsüne geçirilmesi hedefleniyor. Böylece Krallık, bu tarih itibariyle hiçbir AB kurumunda temsiliyet gösteremeyecek.


İşin bu nokta itibariyle başlayacak bölümü ise, tarihe “geçiş dönemi” olarak düşecek. Bu aralığın süresi henüz netleştirilecek olmakla birlikte, kesin olan bir şey var ki o da kısıtlı tutulacak olması… AB Komisyonu’nun tavsiyesi bu sürecin 2020 sonu ötesine sarkmaması yönünde olduğundan, şimdilik baz alınan tarih bu…

Doğrusu Mart 2019 olarak zikredilen tarihe de, şunun şurasında pek bir zaman kalmadı. Bu nedenle de Birlik, önümüzdeki Ekim ayına kadar elle tutulur bir taslak görmek istiyor. Peki, AB tam olarak neyi görmek istiyor? Kısaca göz atalım.

İKİNCİ FAZ

Açılan yeni perdede bir kere, AB ve Birleşik Krallık müzakerecilerinin çıkışa dair tüm meseleleri masaya yatırması gerekiyor. Bu ise, ilk aşamanın kapsamının da epeyce ötesine geçmek anlamına geliyor. Ve burada iki ana ajandadan bahsetmek mümkün: Bunlardan biri geçiş sürecinin detaylarını belirlemek, diğeri ise gelecekteki ikili ilişkilerin çerçevesinde genel bir mutabakata varmak.

Aralık ayında çıkan ilgili AB metinlerine göre; Mart 2019 sonu itibariyle başlayacak olan “geçiş döneminde” Birleşik Krallık’ın, Tek Pazar ile Gümrük Birliği’nden yararlanmaya devam etme durumu olabilir. Sanki hiç gitmemiş, hala var gibi... Tabii bu da, belli hakların devamının yanı sıra birtakım sorumlulukları da taşımak manasına gelecektir.

İSTEMEM DERSE

Bununla birlikte İngiltere’nin söylemlerinden çıkartılan mevcut niyet, geçiş sürecine veda ederken söz konusu ticari birlikten çekilmek olarak okunuyor. İşte bu bağlamda çalışmalarda ilerleyebilmek için AB, gerek ekonomik gerekse diğer ayaklarda Birleşik Krallık’ın tam olarak nasıl bir çerçeve çizmek istediği konusunda kafasının netleşmesini talep ediyor.

Oysa İngiltere için Avrupa ile olan sıkı ekonomik bağları öyle bir çırpıda çözüp atmak hiç de rasyonel değil. Nitekim Londra’nın “onu da istemem, bunu da istemem” diye tanımladıklarını düşününce elde kalan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) gibi bir formül, çeşitli açılardan maliyetler taşıyor. Üstelik işin içinde sadece mal ticaretinin değil, tedarik zincirlerinden hizmetler sektörüne kadar uzanan kritik unsurlar olduğunu da hatırlamak gerekiyor. Ve Brexit vuku bulana kadar da, İngiltere’nin ikili STA çabalarına girmesinin muhtemel gözükmediğini ekleyeyim.

Öte yandan bu çerçevede May hükümetinin kati bir şekilde dillendirdikleri ortada: İnsanların serbest dolaşımı ve göçün ortadan kalkması… Bir de mesela, Avrupa Adalet Divanı meselesi var. Hal böyle olunca da, işin varacağı yer sınırlı kalıyor.

ADANIN HALİ

Bunun yanı sıra, ilk fazda yeteri kadar görüşüldüğü uygun görülen meseleler de, önümüzdeki dönemde daha detaylı çalışmalar gerektirecek. Bunların başında ise, İrlanda sınırının geleceği konusunu ifade etmek mümkün... Nitekim Brexit kapsamında üzerinde hassasiyetle durulan sınır meselesi, ada için ciddi soru işaretleri yaratıyor.

Sözün özü, ilgili detaylarda mutabakata varmanın, daha önce de yazdığım gibi kolay olmayacağı ortada. AB ise bu kapsamda, öncelikle önümüzdeki aylarda elde edilmesi amaçlanan geçiş dönemine dair birtakım maddelerin, Komisyon ve Konsey’in üstün çabalarıyla bir an önce netleşmesini istiyor. Söz konusu netleşme ve bunun sağlayacağı önünü görme kabiliyeti, özellikle kıtanın dört yanındaki iş dünyası açısından büyük önem taşıyor.

#Brexit
#İngiltere
#AB
6 years ago
Brexit’te yeni perde
Türkiye sosyal devlet mi, yoksa kapitalist mi?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?