|
Çelişkiler, yanlışlar

Türkiye''de "laik demokratik hukuk devleti" sistemi uygulanıyor, daha doğrusu uygulandığı söyleniyor, ama sık sık da yanlışlar yapılıyor, çelişkiler sergileniyor. Vaktiyle bir devlet başkanı konuşmalarında âyetler okur, bunları kendi anlayışına göre yorumlar ve aldıkları kararların, yaptıkları uygulamaların İslam''a da uygun olduğunu, dolayısıyla meşru bulunduğunu, itaat edilmesi gerektiğini ileri sürerdi. Son örneklerden biri İlahiyat Fakülteleri''ne de sıçratılan başörtüsü yasağına uymanın dinin gereği olduğu iddiasında görüldü. Bu iddiayı dile getirenler şöyle diyorlar: Bu devlet dine hizmet ediyor, şu halde bizim (Müslümanlar''ın demek istiyorlar) devletimizdir, Kur''an''a göre "Bizim olan devlete itaat farzdır", şu halde devletin başörtüsü yasağına da itaat etmek İslam''a göre farzdır.

Deve, "Nerem eğri?" diye sorunca verilen cevabı biliyoruz: Neren doğru ki! Bu iddia ve kıyasın da doğrultmakla düzelmeyecek kadar çok eğrisi ve çelişkisi var:

1. Laik devlet belli bir dine hizmet etmez. Ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlar, bu güvenlik içinde dinli dinini, dinsiz de dinsizliğini yaşar; eğer bu "yaşama imkanı vermeyi" bir hizmet sayıyorlarsa ifadeleri şöyle olmalıdır: "Devlet dindara da dinsize de hizmet ediyor..." Kaldı ki, Türkiye''de devletin, daha doğrusu devleti, bazan millete rağmen idare edenlerin dindara özgürlük verdiğini, dinini yaşamasını engellemediğini söylemek de o kadar kolay değildir. Öyle olsaydı İlahiyatlar''da, İmam Hatipler''de olanlar olmazdı.

2. Laik hukuk devletlerinde meşruiyetin dayanağı din değil, millet iradesidir. Bu iradeyi temsil eden makam karar alır, kanun çıkarır ve buna itaat edilmesini ister, müeyyideler koyar ve itaatı temin eder. Vatandaşların dînî ve vicdanî kanaatlerine ters düşen kanun ve kararlar da çıkarılır, yönetilenler bunlara da uymak mecburiyetinde kalırlar. Bu uyma (itaat) inanca, vicdana değil, cebre, zora, çaresizliğe dayanır. Hakîm bir devlet yönetiminden beklenen, çıkardığı kanunların, aldığı kararların, insanları "inançlarıyla bu kanunlar arasında bir seçim yapma" mecburiyetinde bırakmamasıdır, din ve vicdanları zorda bırakan kararların -zorunluluk bulunmadıkça- alınmamasıdır.

3. Laik hukuk devleti yalnız bir dine mensup olanların (mesela yalnız Müslümanlar''ın) devleti değildir; bu devletlerde vatandaşlık tanımlanır ve bu tanıma girenlerin tamamı devletin eşit vatandaşı olur; yani TC. Devleti Müslümanlar''ın olduğu kadar İslam karşıtlarının, hatta düşmanlarının da devleti olabilir.

4. Atıf yapılan âyette "Allah''a, O''nun elçisine ve sizden olan yöneticilere itaat edin" buyuruluyor (Nisa: 4/59). Yöneticinin emri, Allah ve Resulü''nün emri ile çatışır ve çelişirse "yine de yöneticiye itaat edin" denmiyor; bu takdirde yöneticiye itaati de dine dayandırmak düz mantığın bile kabul edemeyeceği bir çelişkidir. Dine aykırı olan emir ve kanunlara itaatın dayanağı din değildir, hukuktur, milli iradedir.

5. M.Ü. İlahiyat Fakültesi''ndeki öğretim üyelerinin ve öğrencilerin kahir ekseriyeti (yüzde doksan dokuzu) "başörtüsünün bağlayıcı bir Allah emri" olduğu inanç ve kanaatindedirler. Aksini iddia edenler araştırma yapabilirler. Bu kanaatte olan öğrenciler devletin "başınızı açın" emri ile karşılaşınca "açmama kararı" almışlardır. Ancak öğrencilerin yine kahir ekseriyetinin buna ek bir kararları daha vardır: "Mücadeleyi hukuk ve meşruiyet içinde kalarak, demokrasinin araçlarını kullanarak yürütmek." Onlar büyüklerinden, hukuki/siyasi temsilcilerinden bu probleme bir çözüm getirmelerini beklemektedirler. Çözüm de son derecede basittir: YÖK kıyafetle ilgili yönetmeliğini (kararını) değiştirecek, kanuna uygun olarak kılık kıyafeti serbest bırakacaktır. YÖK bunu -dine dayandırarak değil- insan hak ve özgürlüklerinin bir gereği olarak yaptığı takdirde laikliğe aykırı olmayacağı için kimse de ona "Niçin böyle yaptın?" diyemeyecektir. Diyen olursa onlar da kaale alınmayacak, evrensel hukuka ve milli iradeye öncelik verilmiş olacaktır.

23 yıl önce
Çelişkiler, yanlışlar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset