|
Din eğitimi

Sivil kelimesi "resmi olmayan, vatandaşlara ait" manaları yanında "medeni ve nazik" anlamlarını da içermektedir. Ege Çağdaş Eğitim Vakfı gibi kuruluşlar sivil toplum örgütleri oldukları halde camilerde yaz kursları şeklindeki din eğitim ve öğretimine karşı çıkıyor, bir alternatif göstermeden isteğe bağlı din eğitimini engellemeye çalışıyorlarsa "sivil" nitelemesini hak etmiyorlar demektir. Ayrıca yaz kursunu "sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasasını delme" şeklinde değerlendirerek konuyu saptırmaya çalışmak da sivillere yakışmıyor. Yapılmak istenen şey adı üstünde yaz kursudur. Yaz kursu okullar tatile girince başlar, hedef kitlesi okul öğrencileridir ve kurslar okul değildir.

Anayasa''nın 24. maddesi hem mecburi olan "din kültürü ve ahlak öğretimini, hem de isteğe bağlı bulunan "din eğitim ve öğretimini" düzenlemektedir. İsteğe bağlı olanı ana kanunda şöyle ifade edilmiştir: "Bunun (mecburi olanın) dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır." Bu Anayasa hükmü, açık ve kesin olarak hem büyüklere hem de küçüklere, isteğe bağlı olarak dini öğrenme, öğrendiğini eğitim yoluyla benimseme ve hayatları ile bütünleştirme hakkı vermektedir. Eğer kaşık ile verilirken sapı ile göz çıkarmak veya kepçe ile geri alınmak murat edilmiyorsa devletin ya isteğe bağlı din eğitim ve öğretimi yapan okullar ve kurslar açması ya mevcut okullarda buna imkan vermesi yahut da bu işi sivillere bırakması gerekir, bu bir Anayasa emridir. Bu okullar ve kurslarda din eğitim ve öğretimi zaman ve program bakımlarından -sekiz yıllık zorunlu eğitimi bölmeyecek ve aksatmayacak şekilde- düzenleneceği için burada bir bölme veya delmeden söz edebilmek için "sivil" olmamak gerekir. Batı''da hem okullarda hem de kiliseye, cemaatlere bağlı kurslar ve derslerde pekala bu faaliyet yürütülmekte ve isteyenlerin, okul çağında din bilgisi ve eğitimi almaları sağlanmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar Türkiye''deki hukuki sistem ve uygulamalara göre yapılmış, bu çerçevede bile ilköğretim ve sonrası okullarda okuyan öğrencilerin, mecburi ve genel din öğretimi yanında isteğe bağlı ve özel (isteyenin inandığı dinde) din eğitim ve öğretimi alma haklarının bulunduğu, bunu engellemeye kalkışanların Anayasa''ya aykırı davranmış olacakları ortaya çıkmıştır. Meseleyi Türkiye uygulaması dışında, diğer medeni ve demokrat ülkeler örneğinde ele alacak olursak isteğe bağlı din eğitimini engelleme teşebbüsünün buralarda kabul görmesi bir yana düşünülmesinin bile mümkün olmadığını bilmeyen yoktur; daha doğrusu bunu bilmeyenler, bilmezlikten gelenler takım elbise giydirilmiş ilkeller olabilir.

Biz Müslümanlar Türkiye''de, başka dine inanan veya hiçbir dine inanmayan vatandaşlar varsa bunların da kendileri ve çocuklarının istedikleri din eğitimini alma veya almama hususunda hür olmalarını, İslam dini eğitim ve öğretimi almak isteyen Müslümanlar''ın ise asla engellenmemelerini, ya devletin buna imkan hazırlamasını yahut da sivil kurum ve kuruluşlara bu imkanın tanımasını talep ediyoruz. Bu talep gücünü uygarlıktan, insan haklarından hatta TC. Anayasası''ndan almaktadır. Ayrıca sekiz yıllık temel eğitimin kesintili (ikinci kademesinin farklı liselere ve meslek dallarına yönlendirmeli) olmasını, İmam-Hatipler dahil bütün meslek liseleri mezunlarının istedikleri yüksek öğrenimi görmelerini engelleyen haksız uygulamalara son verilmesini, samimi olarak dinini yaşayan Müslümanlar''a mürteci ve potansiyel suçlu damgasının vurulmamasını, insan haklarına aykırı olmayan mevzûâta göre suç sayılan filleri işlememiş kimselere eziyet edilmemesini ve haksız muamele yapılmamasını istiyoruz. Müslümanlar''ın bu ve benzeri taleplerini unuttuklarını veya bundan vazgeçtiklerini zannedenler çeşitli vesilelerle yanıldıklarını anlayacaklardır.

25 yıl önce
Din eğitimi
Uzlaşma mı tahammül mü?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak