|
Din görevlileri Diyanet ve Devlet

Dini bayramların güzelliklerinden biri de eş dost, akraba ve tanıdıklarla ziyaretleşme, görüşüp konuşma fırsatının elvermesi oluyor. Bir müezzinle görüşüyoruz; Anadolu''dan kalkıp büyük şehire gelme fırsatı bulmuş, müezzinlik görevi sayesinde hem geçinmiş, hem de bir sosyal bilim dalında yüksek tahsil görmüş bir müezzin. Görevi üzerine sorduğum sorulara verdiği cevaplardan yeni, fakat yine can sıkıcı, yürek daraltıcı şeyler öğreniyorum. Yeni bir emir alınmış, buna göre müftülerin seçim ve takdiri ile belirlenen camiler dışında kalan camilerin müezzin ve imamdan oluşan iki görevlisinden birisi alınacak ve hiç görevlisi bulunmayan camilere verilecekmiş. İlk bakışta makul gibi gözüken bu uygulamanın birçok sakıncalı yönü var. Haftada bir haftalık, yılda bir de yıllık izin hakkı sebebiyle bu camiler seksen gün tek görevlisinden de mahrum kalacak. Ayrıca caminin bakımı, korunması, dini görevler, halkla ilişkiler bir görevlinin altından kalkamayacağı kadar ağırdır veya böyle olmalıdır. "Böyle yapacaklarına görevlisi bulunmayan camilere kadro verseler ve açıkta görev bekleyen binlerce müezzin ve imam adayını bu kadrolara tayin etseler daha iyi değil mi?" diye sorduğumda tam da yirmi sekiz sürecine uygun olan şu cevabı alıyorum: "Bu talep ilgili makam tarafından bakanlara iletildikçe ''Her imam, her müezzin malum parti için bir propaganda elemanı demektir, bunların sayısını niçin arttıralım?!'' diyorlarmış."

Ne güzel memleket! Malum partinin arka bahçesi oldu diyerek İmam-Hatip okullarını kapat, propagandasını yapabilir diyerek din görevlisi sayısını azalt, camilerde yapılan konuşmaları kaydettir, öküz altında buzağı ara, bulunca da anında soruşturma açtır, cami hatiplerini sindir, şenliklerde kâğıda bakarak şiir okuyan çocuklara benzet sonra da demokrasiden, laiklikten, din ve vicdan hürriyetinden söz et!

Sivil ve asker memurlar arasında da rüşvet alanlar, selahiyetini kötüye kullananlar var, bunlar yüzünden kadro kesme ve memur sayısını azaltma yönüne niçin gidilmiyor?

Din görevlileri elbette camilerde belli bir ideolojinin, cemaatin, siyasi partinin tarafını tutmamalı, propagandasını yapmamalıdırlar. Onlar camiye gelen her bir gurup mensubunun ortak noktalarının, müşterek alanlarının imamı, rehberi, eğiticisi ve hocası olma şuuru içinde görev yapmalıdırlar. Ancak bu ortak alana yönelik bir saldırı, bir hak kısıtlaması, haksız müdahale söz konusu olduğunda veya ortak bir talebi dile getirmek gerektiğinde devletin hiçbir müdahalesi ve baskısı bulunmaksızın serbestçe konuşma, eleştirme ve değerlendirme imkanları da bulunmalıdır. Bu imkan öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığına verilmeli, başkanlık özerkliğe kavuşturularak vesayetten kurtarılmalıdır. Sonra da bütün cami görevlileri bu özgürlükten yararlanmalıdır.

Cumhuriyet dini kontrol altına alabilmek için Diyaneti icat etmiş ve devlete bağlamıştır. Bu u''cûbe varlık, garip yaratık hiçbir laik demokraside vücut bulup yaşayamaz, bizde ise ömrü bir asra doğru yol almaktadır. Daha birçok demokrasi ayıbı arasında bu konuya da bir çözüm bulma zarureti vardır. Şimdilik makul gözüken çare, başkanı ve ilim heyeti, uygun adaylar arasından seçilen özerk bir din kurumudur. Devletin zaten cami yaptırdığı yok, kurumun personel gideri de özel bir vergiden veya başka kaynaklardan sağlanabilir.

Korkunun ölüme faydası yoktur. Yapılması gereken şey korkulu rüya görmemek için devamlı uyanık yatarak ruh ve beden sağlığını bozmak değil, korkunun gerçek veya mevhum (asılsız) sebeplerini ortadan kaldırmaktır. Konumuz din olduğuna göre onu, dindarları, din okullarını ve görevlilerini ortadan kaldırmak mümkün değildir, dine -tabiat ve mahiyetine aykırı- bir yeni şekil vermek de imkan dışıdır. Geriye bir hal çaresi kalır; o da laikliği dine müdahale olarak değil, din ve vicdan hürriyeti olarak anlamak, bunu hiç değilse Batı ülkelerinde olduğu gibi uygulamak ve yalnızca -evrensel hukuka uygun- kanunlara göre suç sayılan fiilleri işleyenleri cezalandırmak, cami cemaatini töhmet altında bırakmamak, insan haklarına ve milli değerlere saygı eğitimine hız vermektir.


25 yıl önce
Din görevlileri Diyanet ve Devlet
Bir ihanetin hikâyesi…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir