|
Dinde reform talebi

Dinin, âlimler (müctehidler, müfessirler) tarafından ilâhî/kutsal metinler yorumlanarak ortaya konan talepleri ile toplumun ihtiyaçları arasında bir uyumsuzluk, bir çatışma meydana geldiğinde probleme çözüm üretecek olanlar yine âlimlerdir. İslam tarihinde, bu mânada çözüm üretme, ârızayı giderme, gerekli ıslahat tekliflerini oluşturma işine ve çabasına "ictihad" ve "tecdîd" denilmiştir. Lüğat mânası "olanca çabayı sarfetmek" olan ictihad yeniden yorumlamaktır; eskimiş, işe yaramaz olmuş veya başkalarına ait olduğu için müctehidi bağlamayan ictihadların yerine yenilerini koymaktır. İctihadda değişen dinin nasları değildir; ictihad yoluyla yeni veya değişik bir Kur''an, buna benzer bir sünnet üretilmez, üretilen ve değişen ictihadlardır, âlimlere ait anlayışlar, yorumlar, kıyaslar, değerlendirmeler ve fetvalardır. Lüğat mânası "yenilemek" olan tecdidin tarihte gerçekleşen biçimiyle tanımı, dinden sapmaları düzeltmek, ferdin ve toplumun hayatına yerleşen dine aykırı inanç, tutum ve davranışları (hurtafe ve bid''atları) ayıklamak, gerçek İslam''a göre toplumu ıslah etmektir. Tecdid hareketinin de amacı dini değiştirmek değil, ondan sapan, uzaklaşan toplumu değiştirmektir, eğitim yoluyla ıslah etmektir.

XVI. asırda Luther tarafından daha ziyade Katolik Hristiyanlığına karşı yapılan reform (yeniden şekillendirme, düzeltme, ıslah etme) hareketinin sebepleri ve gerekçeleri İslam için sözkonusu değildir. İslam''da Allah tarafından vahyedilmiş ve bozulmamış bir kitap vardır ve bu kitap tektir, Allah ile kul arasında "ibadette, tövbede, bağışlamada..." bir aracı yoktur, diğer insanlardan farklı bir ruhban sınıfı, hata etmez, yanılmaz bir papa mevcut değildir, Katolik Kilisesi''ne benzer bir otoriteli teşkilat da yoktur. Kur''an birçok dile tercüme edilmiştir, onu asıl dilinden veya tercümesinden okumak ve yorumlamak belli bir sınıfın tekeline verilmemiştir; herkes gerekli bilgileri elde edebilir ve bilgisi olan da okur, anlar, yorumlar, uygular. Hristiyanlık''ta reform sayesinde elde edilmiş bulunan sonuçların önemli ve gerekli olanları İslam''da zaten var olduğu ve İslam farklı özellikler taşıdığı için bu dinin reforma ihtiyaç yoktur, ictihad ve tecdid, ihtiyacı karşılamak için yeterlidir.

İctihadı âlimler yapar. Devlet başkanı da Müslüman, ilmi ile âmil (dindar) bir âlim olursa ictihad yapabilir. Yapılan ictihad yalnızca sahibini bağlar. Başka müctehidleri bağlamaz. Yeterli bilgi sahibi olmayan müminler ise diledikleri bir âlimin (müctehidin) ictihadını (mezhebini) benimser, din bilgisini bu yoldan edinir ve dinlerini yaşarlar. Sivil kesimde (fetva alanında) İslamî devletin belli bir ictihadı dayatma, ona zorlama selahiyeti yoktur. Kamu alanında, devlet işlerinde ise farklı ictihadlar arasında seçim yapma, bunu kanunlaştırarak kamu hayatında kullanma selahiyeti ülü''l-emre (yöneticilere) verilmiştir.

Laik bir devlette, kendisi müctehid olmayan, danıştığı kimselerin de selahiyet ve niyetleri tartışmalı bulunan bir devlet başkanının, İslam dini için adını koymasa bile bir reform projesi üretme teşebbüsünü, yukarıda özetlediğim gerçekler ve sabit kurallar açısından değerlendirdiğim zaman garip, tutarsız ve çelişkili bulduğumu ifade etmeliyim. Laik devlet bir yana İslâmî bir devletin bile tek tip bir yorum paketini resmileştirip müminlere dayatma selahiyetinin bulunmadığı yukarıdaki açıklamalardan anlaşılmış olmalıdır. Kur''an''dan 230 âyeti değil, bir âyeti bile yürürlükten kaldırmak beşerin selahiyeti dışındadır. Bir âyetin yürürlüğünü bir süre askıya almak için ise ona inanan ve onu temel referans olarak kabul eden toplumun talep ve ihtiyacı üzerine, ehli tarafından usulünce yapılmış ictihada ihtiyaç vardır.

Laik devlet mevcut laiklik uygulama ve anlayışını değiştirmeye niyet eder de bunun yerine koyacağı din ve vicdan özgürlüğü ile İslam''ın taleplerini nasıl bağdaştıracağını bilmek isterse bunu ilim erbabına havale etmeli, alacağı raporları değerlendirmeli ve uygulamasını buna göre yapmalıdır. Böyle bir niyet mevcut değilse, proje filan denerek İslam kırpılıp mevcut laiklik anlayışına uydurulmak isteniyorsa olmayacak bir şeyle uğraşılıyor, abesle iştiğal ediliyor demektir.

Ya Batılılaşma yolunda ilerler, laikliği de onlar gibi anlar ve uygularsınız, yahut da milletin inanç ve değerleri ile uzlaşan bir din, düşünce, vicdan özgürlüğü modeli oluşturursunuz; bunların kırması olmaz.


24 yıl önce
Dinde reform talebi
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler