|
Dinler arasında diyalog

Fındıklı''dan Taksime çıkan Kazancı Yokuşu''nun başına yakın bir yerde Namık Kemal İlkokulu vardı, 1960-63 arasında Yüksek İslam Enstitüsü bu okulun çatı katında tedrisat yaptı, biz ilk öğrencileri idik, yatılı okuduğumuz için bütün vakitlerimiz bu muhitte geçiyordu, dinlenmek için deniz kenarındaki Fındıklı Parkı''na inerdik. Arkadaşlar, bizim gibi dinlenmek amacıyla buraya gelip giden bir papaz keşfettiler, çoğu ilk defa bir papaz görüyorlardı, önce çekinerek geriden seyrettiler, sonra yaklaşıp konuşmaya, arkasından da din gayretiyle onu imana davet etmeye, kendilerine göre Hristiyanlık''ta buldukları çelişkileri, sakatlıkları, tutarsızlıkları ortaya koyup tartışmaya koyuldular. Bir gün bu tartışmalardan bunalan papaz tartışmalara bir nokta koymak ve konuyu değiştirmek üzere şunları söylemişti: "Gençler, siz benimle uğraşıyor, Hristiyanlar''ı Müslüman yaparak bu dini ortadan kaldırmayı umuyorsunuz; halbuki komünizm hem sizi, hem bizi, hem de diğer dinleri ortadan kaldırmak üzere faaliyet gösteriyor ve ülkenizde de yayılıyor, siz beni bırakın da hep birlikte bu ortak düşmana karşı mücadele verelim!"

Dinler arasında diyalogu her düşündüğümde bu tecrübeyi hatırlıyorum, diyalog bugün de iki hedef peşinde koşuyor: 1. Her bir din temsilcisi diyalogu kullanarak dininin propagandasını yapmak, tanınmak ve yayılmak istiyor. 2. Bugün -komünizmden ziyade- dinlerin ahlakî ve manevî hedeflerine ters düşen modernizm karşısında dinlerin ortak değerlerini korumak için işbirliği aranıyor.

Modernizmin içeriğinde "akılcılık, bilimcilik, bireysellik (bireysel özgürlükçülük), dünyevîlik, hazcılık ve faydacılık" var; başta Hristiyanlık olmak üzere hemen bütün dinler, ayakta kalabilmek için modernizm ile uzlaşmışlar, kendilerini inkar mahiyetinde de olsa birçok tavizler vermişlerdir. Tanımladığımız mânada modernizme itirazı olan; akla, bilime, özgürlüğe, dünya hayatında yaşanacak hazza ve elde edilecek faydaya, temelde karşı çıkmamakla beraber bütün bunların sınırlarını koyan, madde ile mâna, dünya ile âhiret arasında dengeyi öngören bir din kalmıştır ki o da İslam''dır. Müslümanlar üçüncü bin yılda insanoğluna farklı (alternatif) bir medeniyet, bir hayat tarzı, bir ilişki modeli sunmak gibi büyük bir misyonu -fiilen olmasa da kabiliyet olarak (bilkuvve)- yüklenmiş bulunuyorlar. Modernizmi temsil eden Batı''nın bu yüzden İslam''a itirazı var, onu uslandırmak, diğer dinlere yaptığı gibi onu da uyumlu hale getirmek istiyor. Diğer dinlerin temsilcileri arasında da olup biteni içine sindiremeyen birçok dindar/münevver var. Diyalog modernizmin, maneviyat yıkıcı tarafına yönelik bir mücadeleyi, ortak değerlerin korunması için işbirliğini hedeflediği sürece meşrudur, güzeldir, katılmak ve desteklemek gerekir. Ama kendi toplumu içinde dışlanmış, her geçen gün prestij ve cemaat kaybeden bir din kurumunun, çeşitli hileler ve takiyyelerle başka din coğrafyalarında kendine mensup kazanma ve hayat alanı arama amacına yönelik bir "diyalog" faaliyetine karşı da uyanık olmak gerekir.

Başta Hristiyanlık olmak üzere birçok dinde yayılma amacının bulunduğu, bu sebeple geniş bir misyonerlik faaliyeti yürütüldüğü inkar edilemez. İslam''ın da amacı bütün insanlığı, hak dinlerin temel inancı, vazgeçilmez ilkesi olan tevhid esasında; yani Yaratan ve Yöneten, yalnızca kendisine ibadet edilen Bir Allah inancında toplamaktır. Bu sebepledir ki, Peygamberimiz''in (s.a.) en önemli sünneti ve emaneti Kur''an''ın insanlığa tebliğ edilmesi olmuştur. Diyalog toplantılarında, dinlerin halihazırdaki durumlarıyla eşit derecede hak ve hakikati temsil ettikleri izlenimi verilmemelidir. Kur''an''ın tashih ve tembihleri doğrultusunda semavi dinlerin aslına sadık kalan tarafları vurgulanmalı, bu ortak alanda yardımlaşma ve anlaşma zemini aranmalıdır. Böyle bir diyalog aynı zamanda tebliğ olur.

24 yıl önce
Dinler arasında diyalog
Kara dinlilerle milletin savaşı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü