|
Evlilik dışı çocuklar

Meclis''te evlilik dışı çocuklar meselesi görüşülürken söz dönmüş dolaşmış imam nikahına gelmiş. Bilindiği üzere toplumumuzun önemli bir kesimi, din ve gelenek bakımından geçerli olan evlilikleri; yani imam nikahı diye bilinen evlenme şeklini -devlet tanımadığı, yok saydığı halde- meşru saymakta, bu evliliklerden doğan çocukları da nesebi sahih çocuklar olarak kabul etmektedir. Halkımızın kahir ekseriyeti, resmi veya dini bir nikah akdi yapmadan evli gibi yaşamayı ayıp ve günah (zina) bilmekte, bu yolu tercih edenlere iyi gözle bakmamakta, bu tür çiftleşmelerden doğan çocuklara da piç (nesebi sahih olmayan çocuk) demektedirler. Ülkemizde sosyal ve ahlaki vakıa bundan ibaret olduğu halde devletin (kanun koyucunun) imam nikahı ile evlenmiş olanlar ile hiçbir akit yapmadan evli gibi yaşayanları terazinin aynı kefesine koyması, bu iki farklı ilişkiden doğan çocukları da aynı mahiyette değerlendirmesi anlaşılır şey değildir. Bilindiği gibi milli kanunların temel özelliği milletin sosyal hayatına, din, ahlak ve geleneklerine uygun olması, adeta bir elbise gibi toplumun vücuduna oturmasıdır. İlgili kanunlar yapılırken, yanlış anlaşılan ve uygulanan bir laiklik yüzünden bu temel özellik ihmal edilmiş, kanun sosyal bünyemize uymamıştır. İşte bu yüzden defalarca çıkarılan geçici kanunlarla her iki çeşit "evlilik dışı çocukların" neseplerinin tashihi cihetine gidilmiş, mağduriyetlerinin önlenilmesine çalışılmıştır. Yine aynı laiklik anlayışı, toplumun meşru kabul ettiği evliliği hukuk çerçevesine sokmaya engel olmuştur.

Takip edebildiğim kadarıyla komisyonda bir milletvekili "Müftüler de nikah kıyabilsinler" deyince yine laikçiler heyecana kapılmışlar, laiklik elden gidiyor diye büyük bir karşı cihada girişmişler, zaferi kazanıp o milletvekilini dediğine pişman edince de el çakarak zaferlerini kutlamışlar (bu kutlama törenini ben de televizyonda gördüm.) Bu manzara karşısında utanmak, gülmek, ağlamak gibi farklı/benzer duygular arasında kaldım, benim güzel memleketimi bunlar mı yönetiyor; bu inat, bu vehim, bu korku, bu düşmanlık... niçin diye hayıflandım.

Meseleye soğukkanlı, bilimsel ve dünya standartlarına uygun bir seviyeden baktığımızda çözüm son derecede kolaydır, bu da köylerde muhtar denetiminde imamların, kentlerde ise müftülerin kıydıkları nikahların devlet tarafından tanınması, tescil edilmesinden ibarettir. Böyle yapıldığında ne laiklik elden gider, ne de şeriat devleti ilan edilmiş olur; olacak şey, hukuk ile sosyal vakıa arasındaki ikiliğin kalkması ve uyumun sağlanmasından ibarettir. Defalarca ifade ettiğimiz gibi laikliğe aykırı olan yasa, "dine dayalı olup herkesi bağlayan, inansın inanmasın bütün vatandaşlara uygulanan" yasadır. Farklı inanç ve hayat tarzlarını mümkün kılan yasalar laikliğe aykırı olmayıp, din ve vicdan hürriyetinin kaçınılmaz sonucudur, olmazsa olmaz şartıdır.


25 yıl önce
Evlilik dışı çocuklar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset